DİLAN TUNÇ

KANSER VE BESLENME

 

Kanser, insanoğlunun ilk dönemlerinden beri tanıdığı ve mücadele ettiği bir hastalıktır. Ancak son yüzyıllarda giderek artarak, günümüzde çok geniş grupları etkileyen bir sağlık sorunu haline gelmiştir.

Kanser en kısa tanımı ile hücrelerin kontrolsüz şekilde çoğalmaları demektir. Bu çoğalma sırasında kanser hücresinde, normal hücrelere göre yapısal farklılıklar çıktığı gibi,

işlevleri açısından da farklılıklar çıkacaktır; bazen hücre normalde yaptığı işlevlerini yapmazken, bazen de normalde olmayan bazı yeni işlevleri de yapmaya başlayabilecektir.

Kanserde ölüm oranlarının yüksek olması konunun önemini daha da arttırmaktadır. Günümüzde kanser en sık ölüm nedenleri arasında, birçok gelişmiş ülkede,

kalp-damar hastalıklarından sonra ikinci sırayı almaktadır. Ülkemizde de 0-1 yaş grubu hariç tutulursa ölüm nedenleri arasında ikinci sırada yer almakta ve

10 ölümden birisi kanser nedeni ile olmaktadır. GLOBOCAN 2012 verilerine göre

Dünya’da toplam 14,1 milyon yeni kanser vakası gelişmiş ve 8,2 milyon kansere bağlı ölüm gerçekleşmiştir. Dünya’da en çok tanı konulan kanserler: Akciğer (%13,0), meme (%11,9) ve kolon (%9,7); Kanserden ölümler en çok: akciğer (%19,4), karaciğer (%9,1) ve mide (%8,8) kökenlidir.

 

Dünya nüfusunun artışına ve nüfustaki yaşlanmaya bağlı olarak 2025 yılında toplam 19,3 milyon yeni kanser vakasının ortaya çıkacağı öngörülmektedir.

Türkiye’ de de kansere bağlı gerçekleşen ölümlerin oranı %15 dolaylarındadır.

Kanserin nedenlerine baktığımız zaman değiştirilemeyen ve değiştirilebilen etkenler görürüz.

Değiştirilemeyen nedenler; yaş, ırk, kalıtım, genetik, cinsiyettir. Kansere yakalanma riski yaşla birlikte artıp genetik olabilir. Yine bazı kanser türleri sadece bir cinste görülebilir

. Değiştirilemeyen nedenler ise: sigara, gıdalarda bulunan ve isteğimiz dışında bulaşan kimyasallar, obezite, enfeksiyonlar, alkol,

besinlerin hazırlanıp pişirilmesi esnasında oluşan bazı bileşikler, radyasyon, aşırı kırmızı et, yağ, tuz tüketimi, posadan fakir beslenmedir.

 

Sigara ve kanser arasındaki ilişkiye bakacak olursak; Beş akciğer kanseri vakasının dördü sigaradan kaynaklanmaktadır. Akciğer kanseri tüm kanserler içinde hayatta kalma oranı en düşük olandır ve

Türkiye’deki kanser ölümlerinin en yaygın olanıdır. İyi haber ise şudur: bu ölümlerin çoğu sigaranın vaktinde bırakılması ile önlenebilir. Dünyada ve ülkemizde son yıllarda

belirgin olarak artan obezite bazı yaygın kanser türleri için risk faktörüdür. Yapılan çalışmalar göstermiştir ki obez bireylerin kansere yakalanma riski %33 daha fazladır.

(Erkeklerde: %25 Kadınlarda: %37) Erken tanı: tedavi şansını arttırır, tedaviyi kolaylaştırır, tedavi giderlerini azaltır, doku ve organ kaybını önler,

sakatlık bırakmaz, HAYAT KURTARIR.

Halk arasında tedavisi olmayan amansız bir hastalık olarak bilinmektedir oysa kanser, tedavisi mümkün bir hastalık grubudur.

Kanser sadece tek bir hastalık değildir, değişik cinsleri vardır ve değişik organları tutabilir. Elbette ki kanserin bazı türlerinde tedavi güçtür,

ancak birçok kanser türünde tedavi mümkündür. Peki tedavide beslenmenin payı ve yeri nedir, diyette nelere dikkat edilmelidir gelin birlikte bakalım.

 

Tümör oluşumu önleyen antitümöral dediğimiz bazı besinler vardır bunlar: meyveler, ceviz, fındık, fıstık, kuru fasulye, nohut, bezelye, mercimek, lahana,

karnabahar, ıspanak, pazı, turp, pancar, pırasa, soğan, sarımsaktır. Bu besinlerde bulunan antitümöral bileşikler vücutta bulunan ya da vücuda alınan kanser etkenlerine

karşı savaşıp kansere karşı koruyuculuğumuzu yaparlar. Kanserli hastalarda; iştahsızlık, yorgunluk, bulantı, kusma, istemsiz ağırlık kayıpları, ağrı, koku ve tat almada

değişiklik gibi semptomlar görülmektedir. İyi bir beslenmedeki amaç: Metabolizmayı düzeltmek, ağırlık kaybının durmasını sağlamak, direnci arttırıp tedaviye

toleransın artmasını sağlamaktır. Hasta Kemoterapi alıyorsa, az yağlı, az posalı, yumuşak ve bol sıvı yiyecekler tüketmelidir. Hasta Radyoterapi alıyorsa,

ki bu genellikle 6 hafta süreyle uygulanır, bol sıvı yiyecekler tüketilmelidir ve yemeklerden önce ağız su, limon, portakal suyu ya da soda ile çalkalanıp yapay salya oluşturulmalıdır.

Hastanın enerji ve protein alımı beslenme ve beden ağırlığı durumuna göre diyetisyeni tarafından ayarlanmalıdır. Ateş, enfeksiyon, kusma ve diyare ile olan kayıpları karşılamak ve

alınan ilaçların atımını sağlamak için bol sıvı 2-3 L/gün tüketilmelidir. Hastada diyare ve ağız yaraları varsa posadan fakir besinler tercih edilmelidir. Hastada bulantı ve

kusma varsa bunu önlemek için: Az az sık sık kendini iyi hissettiği zaman yemeli, öğün aralarında su ile birlikte kuru besinler tüketmeli, tuzlu ve soğuk besinler yiyip yağlı

ve tatlı besinleri yememeli, hoşlandığı aromadaki besinleri ve yoğun konsantre içecekleri tercih etmelisiniz. Bazı özel besinlerden söz edilmektedir ancak bunların etkileri

tam olarak ispatlanmamış olup her hastanın kullanması uygun değildir. Örneğin; sarımsak için kanser önleyicidir denmektedir ancak henüz ispatlanmamıştır ve antikoagülant

dediğimiz kan pıhtılaşmasını engelleyen ilaç kullanan hastalarda dikkatli kullanılmalıdır. Yine zencefil için bulantı ve pıhtı önleyici aktivitesinin olduğu söylenmektedir.

 

Hiçbir zaman unutulmamalıdır ki; Kanseri önleyen veya kansere neden olan tek bir besin öğesi yoktur.

Kendinize iyi davranın, sağlıkla kalın

Henüz Yorum yok

İlk yorumu siz yazın.

Yorum Bırakın

E-Mail adresiniz yayınlanmaz.







Yazarın Diğer Makaleleri