DR.MEHMET NAİM BOZ

BENİ BİR EŞKIYA ÂLİM ETTİ (2)

Senegal’den Sömürgeci Amerika’ya Köle Olarak Götürülen örnek bir Şahsiyet

1453’te İstanbul fethiyle birlikte Avrupalıların köle ihtiyacını karşıladığı Karadeniz’e çıkış kapısının son bulmasıyla birlikte köle ticareti Afrika’ya yönelmeye başlar. Afrika’dan ABD’ye götürülen kölelerin yaklaşık  % 15 ‘ı Müslümandı.

Afrika kıtasında Osmanlı Medeniyetinin zayıflaması ve çekilmesinden sonra Afrika’dan kaçırılıp, sözde medeniyet ülkesi (sömürgeci) ABD’ye köle olarak satılan binlerce Müslüman Afrikalıdan sadece bir bilgenin yaşadığı kayda değer bir o kadar da içler acısı hayat hikâyesine değineceğiz.

 Bilgiyi çantada değil, hafızasında taşıyan ülkesinin âlimi, erdemli bir şahsiyet, ülkesinde özgür bir kahraman… ABD medeniyetinin köleleştirdiği mümtaz bir şahsiyetten bahsedeceğiz… O artık ABD’de bir bilge ve kahraman değil bir köle…

O kendi ağzından hatıralarını Arapça olarak kaleme almayı başaran Ömer Bin Said’ın hatıratı türünün tek örneğidir… Şayet bilgi hafızasında olmasaydı sıradan bir köle olup diğerleri gibi ABD’nin belgelerinden silinip gidecekti.  

ABD’deki Afrika ve Ortadoğu Kütüphanesinin başındaki Mary-Jane Deeb şöyle diyor; Ömer bin Said’in hatıratı kısa, parçalı ve ABD insanının huzurunu kaçıran cinsten…

Hatırat, Allah’ın her şeye hâkimiyetinin konu edildiği Mülk Suresi’nden bir ayetle başlıyor: “De ki: Beni ve beraberimdekileri Allah yok eder veya bizi esirgerse (söyler misiniz), inkârcıları yakıcı azaptan kurtaracak olan kimdir?”  De ki: “O, Rahmân’dır; biz O’na iman etmiş ve O’na güvenip dayanmışızdır. Kimin düpedüz bir sapkınlık içinde olduğunu yakında anlayacaksınız!”(Mülk,67/28-29.)

Deeb; Ömer bin Said’ın Kuran’daki surelerin arasından bunu seçmiş olması son derece mühim ve manidardır. Bu, bir insanın başka bir insana sahip olmasına (köleleştirmesine) getirilmiş derin bir eleştiriydi, şeklinde açıklıyor.

Ömer bin Said hatıratını, Afrika’da gördüğü İslami eğitimden ötürü,  sömürgeci ABD’de neredeyse kimsenin bilmediği bir dilde, Arapça olarak kaleme almış. O zamanlar kölelerin okuma yazma bilmesi tehlikeli olarak görülüyordu ve genellikle yasaktı.

Hatıratında ismim; Ömer bin Said, doğum yerim “Fut Tur” (Senegal’de bulunan bir yer)… 25 yıl ilmin peşinden koştum... Sonra ülkemize bilmediğimiz, tanımadığımız, geleneklerimize, örf ve adetlerimize aykırı büyük bir ordu geldi. Çok insanı öldürdüler büyük bir soykırım yaptılar.  ( Demek ki ABD’nin alnında soykırımcılık tescillidir.)

Birçoğumuzu alıp büyük denizdeki büyük gemiye kadar yürütüp orada da Hıristiyan bir adama sattılar. Daha sonra, Johnson adında Allah’tan hiç korkusu olmayan zayıf, küçük, habis bir kâfir beni satın aldı.

Bu bilge insan daha sonra Kuzey Carolina’ya kaçmak istese de yakalanıp hapse atılıyor, sonradan milletvekili olan James Owen’a satılır, Ömer bin Said hayatının geri kalanını Owen ailesi ile geçirmiş…

Deeb’in anlattığına göre, insanlar onun ağırbaşlılığından ve tahammül yeteneğinden çok etkilenmişlerdi. Sıcakkanlı, hep gülümseyen sempatik bir adam olarak gazetelere haber olmuş, kimileri hatta onun siyahi değil, Arap olduğunu öne sürmüş.

Hatıratına özellikle Müslüman olduğunu belirten dikkat çeken ifadelerle yazmıştı. 1864’te bir köle olarak Güney Carolina Eyaleti’nde Cennet yolcusu olmak üzere fani dünyadaki hayatına gözlerini yummuştur.

Yukarıdaki açıklamalarda anlaşıldığı gibi o dönemde bizim eşkıyalar bile sözüm ona Avrupa medenilerinden bin kat daha onurlularmış. O dönem İslam coğrafyasındaki eşkıya bile Gazzalî’ye bilge olması için yol göstermiştir. Medeni ve özgürlükçü diye geçinen Avrupalılar bundan bile nasiplenememişler… Ömer bin Said gibi yüz binlerce bilgeyi köle olarak ilim sahnesinden silmişlerdir…

 Bu gün medeni (edeni) diye geçinen Batı için Afrika’nın Gorée Adası Avrupa’nın ve ABD’nin yüz karasıdır. Avrupalılar medeniyet ve özgürlükten bahsetmeden önce bu adayı hatırlamaları gerek.

İslâm’a göre hür doğan insanın, köleleştirilmesin söz konusu olmayacağına dair yüzlerce örnekten sadece bir tanesi zikredeceğiz:

Mısır valisi Amr bin As’ın oğlu ile sıradan bir vatandaşın at yarışlarına katılması ve vatandaşın valinin oğluna rağmen, at yarışını kazanması neticesinde, valinin oğlunun karizması çizilmiş olacak ki vatandaş darp edilip hakarete uğraması üzerine olay Halife Hz. Ömer’e intikal edilir.

 Halife; Vali ve oğlunu Medine’ye çağırıp olayın tahkikinden sonra vatandaşın haklı olması üzerine gerekli cezayı verip ve tarihe altın harflerle yazılan şu meşhur sözü söyler: “(متي استعبدتم الناس وقد ولدتهم امهاتهم احرارا)  Anneleri onları özgür doğurduğu halde ne zamandan beri insanları köleleştirdiniz.”

Evet, medeniyet bu, adalet bu, eşitlik bu, insanlık bu, yüzlerce bu… Hıra mağarasına inen medeniyetin aşığı, sevdalısı ve fedaisiyiz.

Ey milyonları köleleştiren zalim batı, ne pahasına olursa olsun içten ve dıştan bu medeniyete bu adalete… Fren olmaya çalıştınız. Kısmen başarılı gibi görünseniz de muvaffak olamayacaksınız İnşaallah.

Evet, 29 Mayıs 1453 İstanbul’un fethi büyük bir olay, bu topraklar üzerinde karanlık çağı kapatıp aydınlık çağın başlangıcı mutluluğumuzdur… Kahraman ecdad Fatih Sultan Mehmet ve onun komutanlarını, Âlimlerini rahmetle ve saygıyla yâd ederken, Osmanlı’nın yıkılışının dünya için bir karanlık çağın başlangıcı olduğunu da üzüntüyle şahid oluyoruz…

Büyük Osmanlı İmparatorluğunukısaca şöyle tanımlayabiliriz: Avrupa’yı uysallaştıran, Afrika’yı özgürleştiren, İnananları tevhidin etrafında birleştiren, dünyanın omurga dengesi hükmündeki medeniyetti.

Selam ve dua ile…

Henüz Yorum yok

İlk yorumu siz yazın.

Yorum Bırakın

E-Mail adresiniz yayınlanmaz.







Yazarın Diğer Makaleleri