PROF.DR.ŞEMSETTİN DURSUN

HAMD VE ŞÜKRÜN GÖLGESİNDE HAYATI İNŞA ETMEK

Hamd, “Yaradan’ın yaradılan’a ihsan ettiğine karşı, yaradılan’ın takınması gereken fiili ve kavli davranışlar bütünü” şeklinde tanımlanabilir. Hamd”in insan hayatında büyük bir ağırlığı ve önemi vardır.

 

Mikro-Evren demek olan insan, fıtratına uygun olarak yaşamak, bu dünyada mutlu olmak ve ebedi hayatı da kazanmak istiyorsa, hayatını Hamd-şükür formatındaki eksende inşa etmesi gerekmektedir.

Bütün bir insanlık, hayatını tüketmek istemiyorsa, yolculuğunu içe, kalbe yapması hayati derecede önemlidir. Zira insanların birçoğu, kendilerini ihmal etmekte, varlık dünyasındaki özgül ağırlığından habersiz olarak bir yaşam sürdürürken, hep başkalarının kusurlarını araştırmakta ve araştırırken, makam-mevki-kariyer ve zenginlik bakımından hep üsttekilere bakarak haset etmekte ve kıskanmaktadır. Bu durum o kişilerin ruh dünyalarını zehirlemekte ve mutsuz bir hayatı yaşamalarına sebep olmaktadır.,

 

Halbuki tam tersine, “nimeti arttıran, lezzete değer katan Şükürdür. Şükretmek yerine şikayet edenler, sahip oldukları değerlerden mahrum kalırlar”. İnsan, makam-mevki-kariyer ve zenginlik bakımından alt katmandaki insanlara, manevi bakımdan da üst katmandaki insanlara bakarak, hamd ve şükrün gölgesinde bir hayatı inşa ederse, iki dünyanın da mutluluğunu ve saadetini elde eder.

Varlık dünyasındaki her bir öge, bir ayettir. Buna, “Kevni” ayetler denir. Güneş, bir ayettir. Ay, bir ayettir. İnsanlar, sular, ağaçlar, bütün canlı ve cansız varlıklar, birer ayettir. Her bir ayet, kendi fonksiyonunu icra etmektedir. Kevni ayetlerin toplandığı kitaba “Kainat Kitabı” denir.

Kainat Kitabından birkaç ayetten bahsedelim:

Güneş, Sahip olduğu Isı enerjisiyle, bütün bir evreni ısıtmakta, ışık enerjisiyle aydınlatmakta ve çekim enerjisiyle etrafındaki gezegenleri yörüngelerinde tutmakta, böylece yaratıcının yüklediği görevi hakkiyle yerine getirerek, hamd fonksiyonunu icra etmektedir.

 

Yanıcı olan hidrojen iki atomuyla ve yakıcı olan oksijen bir atomuyla ittifak kurarak, bütün canlı organizmalarının hayatiyetlerini sürdürmeleri için gerekli olan ab-ı hayat demek olan suyu oluşturmaktadır. Su da böylece hamd fonksiyonunu fiili (uygulamalı) olarak icra etmiş olmaktadır.

Dünyanın kendi ekseni etrafında dönerek gece ve gündüzün oluşmasına, güneşin etrafında dönerek yılların oluşmasına ve ayın da dünyanın etrafında dönerek Meddü-Cezir (Gel-Git) olayının meydana gelmesine sebep olmakta, böylece yaratıcının yüklediği görevi yerine getirerek hamd işlevini icra etmiş olmaktadır.

Varlık dünyasındaki her bir öge (Kevni ayet), görevini ifa ederken, insana ve insanlığa hizmet etmekte ve yaşamına katma değer katmaktadır. İnsanoğlunun da bu iyiliğe, nimete ve  katma değere karşı bir hamd ve şükür borcu vardır.

Yaratıcının bu hamd ve şükre ihtiyacı yoktur. Ancak insanın bu dünyada mutlu ve müreffeh bir hayat sürdürmesi, İç-dünyası, Dış-dünyası ve Evrenle barışık ve uyumlu olması için Hamd ve şükür fonksiyonlarına ihtiyacı vardır.

Arifler, “Kendini bilen, Rabbini bilir” demişlerdir. Rabbini bilen, hiç kuşkusuz hamd ve şükrü eda ederler. Eda ederken bütün fonksiyonlarının hakkını vererek yerine getirirler.

 

Özetle;    

Aklın hamdi, aklını kullanıp onun hakkını vermektir

Gözün hamdi, meşru olana bakmaktır.

Dilin hamdi, hakkı ve hakikatı söylemektir.

Kulağın hamdi, Meşru olanı dinlemek ve gayri meşru olandan sakınmaktır.

Her organın hamdi, kendi fonksiyonunu meşru çerçevede icra etmektir.

Henüz Yorum yok

İlk yorumu siz yazın.

Yorum Bırakın

E-Mail adresiniz yayınlanmaz.







Yazarın Diğer Makaleleri