YÜKSEL ÇİFTÇİ

ŞİDDET DEĞİL, HOŞGÖRÜ !

Çok renkli, bir o kadar da canlı ve aktif  bir seçim sürecini yaşıyoruz.

Seçimler;yasalar ve yönetmelikler  uyarınca,halkın belli bir süre için  bir ya da bir çok  aday içinden ,kendini yönetecek adayı seçebilme yetisidir.

partiler kendi adaylarını belirler ve seçimde yapılan oylama sonucunda kazanabilmek için,  belirlenen seçim sürecinde  çalışmalara başlarlar. Bu süreçte her türlü çalışma yapma hakları vardır. Mitingler düzenlerler, broşürler ,  el ilanları , afişler , bilboard ,raket, megalight, megaboard, led ekran,  radyo,televizyon, gazete reklamları ve  buna benzer farklı çalışmalar yapabilirler. Bu  faaliyetlerden tüm partilerin ve adayların faydalanma hakkı vardır.

Her parti ve partili kendi görüşüne verdiği değeri ve kendi görüşlerine duyulmasını istediği  saygıyı , diğer partiler için de istemelidirler.

Karşıt görüş ve fikirleri mutlaka eleştireceklerdir. Oy alabilme adına  tüm bunların yapılması gayet doğaldır,ama bir yere kadar. Tam da burada bir sınır belirlenmelidir.Bu sınır da etik kurallar ve toplumsal huzur olmalıdır.

Partililer birbirine hakaret etmediği ,aşağılayıcı sözler sarf etmediği,kaba kuvvet ve zor kullanmadığı sürece bu sınır ve toplumsal değerler korunmuş olacaktır.

Zorbalık ve kaba kuvvet işin içine girince , işin rengi de değişmeye başlar. Bayram havasında geçmesi gereken seçim süreci, kan, gözyaşı .kin ve nefret duygularıyla kaotik bir süreç olmaya başlar. Böyle dramatik bir seçim süreci de genel olarak herkesi rahatsız etmeye başlar.

Demokrasi içinde ifade özgürlüğü yok mudur? 

Yeri gelince hepimiz demokrasiden,ifade özgürlüğünden,insan haklarından yanayız deriz,ama pratiğe ve yaşananlara baktığımızda aslında  yaptıklarımızın , söylemlerimizle çeliştiğini bariz olarak görürüz.

Bir patinin diğer partilerin mitinglerini sabote etmeye , provoke  etmeye çalışması yanlıştır. Herhangi bir partinin diğer partilileri dövmeye kalkması ve ağır ithamlarda bulunması doğru değildir.

Nizami olarak,kanunlara uygun şekilde kurulmuş , legal ( yasal ) bir partinin tabelasının yetkiler tarafından indirilmesi ne kadar doğru  değilse, bir partinin diğer partili bayanlara  saldırması da doğru değildir.

Görüştüğümüz  her parti, kendi partilerine saldırı olduğunu söylüyor.

Parti ayrımı yapmadan , hangi parti olursa olsun seçim sürecinde saldırıların doğru olmadığını söylüyoruz.

İşte burada siyasilere ve parti yetkililerine iş düşüyor. Yapılan saldırılar en üst düzeyde kınanmalı ve parti tabanlarına ,  hoşgörü ve sağduyu enjekte edilmelidir. Kavga  ederek bağırarak, hakaret ederek değil, görüş ve düşüncelerini  sükunet içerisinde anlatarak , karşıt görüşü ikna etmeye çalışmalıdırlar.

Yapılan saldırılar kınanmadıkça arkası da kesilmeyecektir.  Yapılan saldırılar , mutlaka  en üst düzeyde ,  oldukça  yüksek sesle kınanmalıdır.

Henüz Yorum yok

İlk yorumu siz yazın.

Yorum Bırakın

E-Mail adresiniz yayınlanmaz.







Yazarın Diğer Makaleleri