PROF.DR.ŞEMSETTİN DURSUN

TASAVVUR VE AKLIN İNŞASI

Tasavvur, idraktir. Tasavvur, olayları ve olguları zihin dünyamızda anlamadır. Zihin dünyamızdaki düşünce fonksiyonlarının oluştuğu ana merkezdir. Tasavvur, insanın tüm tutum ve davranışlarına istikamet açısını verir. Bu istikamet açısının, doğru yerde ve doğru yönde olması hayati derecede önemlidir. Bu yönüyle tasavvur, gömleğin ilk düğmesi gibidir. İlk düğme doğru iliklenmişse, istikamet doğrudur. İlk düğme yanlış iliklenmişse, doğal olarak yanlışlık sürekli olacaktır.

 

Ağacın tasavvuru, tohumudur. Fizyolojik varlığımızın tohumu, genlerimizdir. Bu bakımdan genlerimiz, Fizyolojik varlığımızın düşünce bağlamında tasavvurudur.

 

Akıl, Arapça bir sözcük olup, “iki şeyi birbirine bağlayan bağ” şeklinde tanımlanır.

Tasavvur, aklı inşa derken; akıl da insan şahsiyetini inşa eder.

 

İslam Medeniyet Tasavvurunda, Allah-İnsan-Tabiat ilişkiler perspektifi son derece önemlidir.

Allah, bütün bir varlığı mutlak manada inşa edici özne iken, Tabiat, inşa olunan nesnedir. İnsan, Allah tarafından inşa edilen nesne iken, Tabiatı inşa eden öznedir. 

 

İnsanı inşa eden Allah, doğal olarak aklını da inşa eder. İnsan ise hem tabiatı hem de hayatı inşa eder.

Hayatı inşa eden insan aklı, işlevsel ve aktif olmalı. İşlevsel ve aktif olmayan bir aklın, hayatı inşa etmesi mümkün değildir.

 

Fonksiyonel (İşlevsel) ve aktif olan akıl, bilgi üretir, sahibine istikamet çizer, onu sevk ve idare eder.

Hayatı inşa eden akıl, her şeyin her şeyle ve nihayetinde her şeyin mutlak yaratıcı olan Allah ile irtibatlı olduğunu bilir. Zira akıl, “Bağ kurmak” demektir.

 

Varlık dünyasındaki her bir varlık, bir ayettir. Bu varlık dünyasının en şerefli ve en değerli elemanı olan insan da bir ayettir. Doğal olarak fonksiyonel ve aktif olan insan aklı da Allah’ın önemli ayetlerinden biridir. Kozmik âlemdeki her bir varlık birer ayet olduğuna göre, bu ayetlerin akıl ayetiyle çelişmesi eşyanın tabiatına aykırıdır. Ayetler arasında çelişki düşünülemez.

 

Göz ile ışık arasında ilişki neyse, Akıl ile Vahiy arasındaki ilişki odur. Bir Bilge kişi,” Akıl göz ise, ışık Vahiydir”der. Işık olmadan, gözün görmesi mümkün olmadığı gibi, Göz olmadan da ışığın herhangi yararı olmaz.

Aklın doğru istikamette olması için, doğru bir tasavvura ihtiyaç vardır. Doğru bir tasavvur üzerine inşa olunan akıl, insan-insan, insan-tabiat ve insan –Allah ilişkisini, olması gereken düzeyde ve düzlemde kurar.

Aktif ve fonksiyonel olan akıl, İnsan-insan ilişkisinde, Ayet-Ayet ilişkisi gibi bakar. Yaratılış fıtratına uygun tarzdaki bu ilişki, hayatın inşasında önemli bir basamaktır.

 

İki türlü akıl vardır: Bireysel ve Toplumsal akıl. Hiç kuşkusuz hayatın inşasında bizi ileriye götürecek akıl, Toplumsal akıldır. Toplumsal aklın inşasında, Olumlu ilişki, istişare, tevazu, birbirimizi dinleme, empatik yaklaşım, değer verme ve benzeri parametreler önemli rol oynar.

 

Aktif ve fonksiyonel olan akıl, İnsan-Tabiat ilişkisinde tabiatı, Yaratıcının bir emaneti olarak görür. “Tabiatı tahrip etmenin Allah’ın Kitabını tahrif etmek” anlamında olduğu bilincini, aklımız bize aşılar. Zira Kâinat Kitabındaki her bir öğe(eleman), Allah’ın bir ayetidir.

 

Aktif ve fonksiyonel olan akıl, İnsan-Allah ilişkisinde, görevlerimizi, sorumluluklarımızı ve sınırlılıklarımızı bize hatırlatır. Yaratıcının bunca nimetini ve güzelliklerini idrak eder ve bütün bunların kendisi için yaratıldığının bilinciyle hareket eder.

Hayatı inşa eden akıl, sorgulama, analiz etme, tetkik etme, mukayese ve muhakeme yeteneğine de sahiptir. İnşa edici vasfı olan böyle bir akıl, dünya hayatını adeta cennete dönüştürür.

Henüz Yorum yok

İlk yorumu siz yazın.

Yorum Bırakın

E-Mail adresiniz yayınlanmaz.







Yazarın Diğer Makaleleri