DR.MEHMET NAİM BOZ

ÜZÜLME NASİBİN NEYSE O

 

İnsanoğlu günlük hayatında bilinçli veya bilinçsiz defalarca “nasipten öte bir şey olmaz” ifadesini kullanmaktadır.  Nasip kelimesi Arapça kökenli olup Kur’ân ve Sünnet’te kullanılmaktadır.  Ayetlerden birkaç örnek verecek olursak; bir âyette şöyle buyrulmaktadır: “İşte bunların kazandıklarına karşılık nasipleri vardır”(Bakara, 2/202). 

 

Başka bir âyette: “Biz kime dilersek rahmetimizi nasip ederiz ve iyilik yapanların ecrini kayba uğratmayız”.(Yûsuf, 12/56). buyrulmaktadır. 

Diğer bir âyette ise şöyle beyan edilmektedir: "Rabbim, beni bağışla ve benden sonra hiç kimseye nasip olmayan bir mülkü bana armağan et”. (Sâd, 38/35).

 

Bazen dünyanın öbür ucundaki bir lokma ekmek sana yazılmış ve sen fark etmeden ona koşuyorsun. Meselâ sekiz bin km yol gidiyorsunuz, Tayland ile Malezya sınırında Fatanî eyaletinde inanan kardeşlerinin hazırladığı sofraya oturuyorsunuz. 

 Bazen de senin önündeki bir lokmayı yemeğe kalkıyorsun nasip olmayınca on tane bahane çıkıyor. Yeter ki iman ve teslimiyet tam olsun. 

Bazen bulutların üzerinden uçuyorsun rızkın ve nasibin olan nimetleri afiyetle yiyorsun. Bazen de evinde sofranın üzerine konulmuş önündeki yemeği yemeye kalkıyorsun öyle bir iş ve olay çıkıyor ki yemeden sofradan kalkıyorsun ve o yemek nasip olmuyor. 

Her insanın hayatından verilecek çok olaylar ve örnekler vardır. Mesela başımızdan geçen bizzat yaşadığımız çok enteresan, nasipten öte bir şey olmaz, “dağın altında olsan da, senin nasibin sana isabet eder” sözü tam da yerinde bir söz. 

Günlerden bir gün Cuma Gemlik’ten bir iş icabı Bursa’ya gittik. Cumadan önce işimizi bitirdik sayılırken Cuma vakti girmiş olup bulunduğumuz yerin en yakın camisine gittik. Malum pandeminin sosyal mesafe kurallarına uyarak bizde Caminin avlusunda imama uyduk Cuma’yı  o şekilde  kıldık,  Allah kabul eylesin…

 Cumadan sonra caminin kapısında aşure ikram ediliyor… Niyetlendik ama kuyruk çok uzun dağıtan usta da tam usta baktı ki kalabalık yetmeye bilir endişesiyle aşureden tasarruf yapmaya çalışıyor… Kenarda durduk belki hafifler ama kuyruk uzun zamanımız dar… Nasip değil dedik ve ayrıldık…  

 

Ayrıldık ayrılmasına ama az ileride kenarda iki genç hem ikram edilen aşureyi yiyorlar hem de bayat aşure ısıtıp veriyorlar diye de söyleniyorlar… Buda ayrı bir konu, teşekkür edeceğine, verenden ikram edenden Allah razı olsun diyeceğine, tabiri caiz ise nankörlük yapıp eleştiriyor… O nasibini yiyor farkında değil şükretmiyor… Biz de önümüzdekini yiyemedik nasip değilmiş dedik, şükrettik ve  ayrıldık.

Aslından ilginç olan ise bundan sonrası, nasibin olmayan hiçbir şeye üzülmeyeceksin, ama bil ki nasibin neyse o seni bulur veya sen ona koşarsın farkında bile değilsin. Yaklaşık 40 yıldır Bursa’da yaşayan bir kardeşiniz olarak, Bursa’nın yollarını has bel kadar iyi bilirim.  Ama gel gör ki sanki direksiyonda ben değilim resmen hiç girmediğim, hiç görmediğim, gideceğim güzergâhımla hiç mi hiç ilgisi ve alakası olmayan bir yola girdik.   

 

Bundan sonrası tamamen tevafuk,  daracık sokaklar, hatta bir ara çıkmaz zan ettiğim sokaklar arasında biraz daralmıştım, bir caminin minaresi gözükünce içim ferahladı. Birde baktım herkes camiden çıkıyor elinde bir kâse, kimisinde iki-üç dört kâse aşure olduğunu anladım, aracımızı uygun bir yere park ettik. Caminin bahçesine bir bakalım nasibimiz var mı? diye,  cami cemaati dağılalı çok olmuş, arada yarım saatten fazla zaman geçmiş, ama anlaşılan o ki aşure daha bitmemiş. 

Avluya girdik kalabalık yok, biraz yaklaştım kazan dolu aşure sıcak alabilir miyim demeden dağıtan vatandaş, biraz çekindiğimizi anlamış olacak ki aldı bir boş kâseyi ağzına kadar doldurdu ve buyur dedi. 

 

Buyur demesine buyurduk, ama zihnen dalıp gitmişiz. Suphanallah Cuma namazını kıldığımız camide aşure bize nasip olmadı, kuyruk uzun niyetlendik olmadı, doğrusu biraz da aşurede canımız kalmıştı, ama rızkı taksim eden Allah bizi Bursa’nın ara sokaklarına daldırıp, öyle bir aşure nasip ettik ki hem sıcak hem kâse büyük hem de doyasıya yedik Elhamdülillah.

 İşte nasip buna derler, bize de  “üzülme nasibin neyse o” demek kaldı. İşte tamda Arapça da meşhur olan söz yerli yerine oturuyor: نصيبك يصيبك ولو كنت تحت جبل  / “Dağın altında olsan da, senin nasibin sana isabet eder.” Amenna… 

Hayatta mutlu olmak için sana gelene şükredeceksin, gelmeyene veya kaçırdın zan ettiğine şeylere de asla üzülmeyeceksin…           Selam ve Dua ile…

3 Yorum

Adnan yazar

Adnan yazar

31 Ekim 2021
Aklıma Simyacı kitabı geldi abi

Necdet sucu

Necdet sucu

31 Ekim 2021
Allah razı olsun hocam çok güzel makale olmuş kurandaki ayetlri resmen yaşatmış Rabbım.

Furkan Kemal Bo

Furkan Kemal Bo

01 Kasim 2021
Ellerinize sağlık hocam çok güzel bir yazı olmuş

Yorum Bırakın

E-Mail adresiniz yayınlanmaz.







Yazarın Diğer Makaleleri