- 16 Nisan 2025 - MİDYAT NEDEN VİLAYET OLMALI?
- 08 Mart 2025 - MİDYAT: DİCLE HAVZASI’NIN KONAKLAMA MERKEZİ VE SAKLI HAZİNESİ
- 11 Subat 2025 - GENÇLİK VE GELECEK: KAYBETMEDEN SON ÇAĞRI!
- 04 Subat 2025 - FIRAT VE DİCLE’NİN ÖZLEMİ GAP TAMAMLANSIN, MARDİN OVASININ BEREKET HASRETİ SON BULSUN!
- 28 Ocak 2025 - KARTALKAYA’DA ATEŞE YAZILAN VEDA
- 18 Aralik 2024 - KEŞFİNİ BEKLEYEN VAHA: DARGEÇİT
- 17 Ekim 2024 - BEYAZSU KARASU’YUN AKIBETİNE UĞRAMADAN, KARALAR BAĞLAMADAN TEDBİR ALINMALI!
- 15 Eylul 2024 - Dicle’nin nazlı çiçeği: Midyat’ın 100 yıllık hikayesi ve hak ettiği gelecek
- 07 Eylul 2024 - DARGEÇİT’E BONCUKLU TARLA MÜZESİ KURULSUN, TURİZM POTANSİYELİ EKONOMİYE KAZANDIRILSIN!
- 09 Agustos 2024 - CEHENNEM DERESİNE GİZLENMİŞ CENNET
- 16 Mart 2024 - “DİCLENİN HAFIZASI BONCUKLU TARLA: TURİZM VE KALKINMADA NAZAR BONCUĞUMUZ OLSUN!”

HALİL EL
Kalemle Dirilmek (I): Yazmak Bir Sırra Yolculuktur
İnsan neden yazar?
Bu soruyu çokça duydum; kendime de defalarca sordum.
Bir şöhret, bir alkış, bir unvan için mi?
Hayır…
Ben yazar olacağım çünkü arıyorum.
İçimde dinmeyen bir sızı var.
Bir cevap, bir hakikat, bir sonsuzluk duygusu…
Soru denizindeyim.
Dalgalar zihnimi kıyılara çarpıyor,
ve her düşünce, yeni bir dalga gibi vuruyor içime.
Cevapların peşine düşmüş bir yolcuyum.
Biliyorum ki bu arayış sustuğunda, insan kendine yabancılaşır.
Yazmak benim için bir meslek değil.
Bir kader… Belki de bir ilâhî çağrı.
Avukat olabilirim, gazeteci ya da öğretmen…
Hayat bunu dayatabilir.
Ama ne olursam olayım,
ruhumu yazıya adayacağım.
Çünkü hakikate giden yolların taşları kelimelerle döşenir.
Sevgiyi yazacağım;
ama içi boş bir romantizm değil,
bir annenin sabaha kadar uyumadan bekleyişi gibi…
Saygıyı yazacağım;
ama şekilsel değil,
bir çobanın toprağa bastığında gösterdiği edeple…
Merhameti, tezekkürü, tefekkürü yazacağım.
Empatiyi ve hemhâl olmayı…
Çünkü yazmak, insanın ötekinin yarasına eğilmesidir.
Kalemim, bir milletin suskunluğuna tutulmuş aynadır.
İçinde bin yıllık hikmetin izini taşıyacak;
bir çobanın duasını da, bir bilgenin suskunluğunu da barındıracak.
Zor bir yoldur bu.
Yalnızlıkla sınanırsınız.
Anlaşılmazsınız, inkâr edilirsiniz.
Ama yine de yazacağım.
Çünkü yazmazsam, kendi varlığıma ihanet etmiş olurum.
Yazacağım ki
bir çocuk sorsun: “Bu kelime neyi anlatıyor?”
Bir genç düşünsün: “Ben kimim gerçekten?”
Bir yaşlı dua etsin: “Unutmadığınız için sağ olun.”
Yazacağım çünkü susarsam,
zalim daha çok bağırır.
Yazacağım çünkü kelimeler susarsa,
vicdanlar körelir.
Yazmak benim için yalnızca bir eylem değil;
bir ibadet, bir uyanış, bir diriliştir.
İnsanlık kelimeyle düşer, kelimeyle ayağa kalkar.
Ve ben, bu çağın en çok ihtiyaç duyduğu şeyi
kalemle arayacağım: Hakikati.
Yazmanın Derinliklerine İnmek
Yazmak, sadece bir kelimeyi kağıda dökmek değildir. Her kelime, iç dünyamızın dışa vuran bir yankısıdır. Yazar, kendi içindeki labirentlerde kaybolur, yeni yollar keşfeder ve bu yolları okuyucusuna sunar. Her cümle, bir keşif yolculuğunun haritasıdır. Kelimelerle düşüncelerini şekillendirir, duygularını ifade eder ve içindeki karmaşayı düzenler. Bu nedenle, yazmak bir tür terapi, bir içsel arınma sürecidir.
Yazmanın Gücü
Yazmak, tarihin akışını değiştirebilecek kadar güçlü bir eylemdir. Büyük devrimler, edebi eserler ve insan hakları hareketleri, yazının gücüyle şekillenmiştir. Yazı, toplumların kaderini belirleyen bir araç olmuştur. Bu yüzden, yazmak sadece bireysel bir eylem değil, aynı zamanda toplumsal bir görevdir. Yazar, toplumun vicdanı olarak, hakikati arama ve yayma sorumluluğunu taşır.
Kalemin Sesi
Kalemin sesi, suskunlukları bozan bir çığlıktır. Sessizliğin içinde yankılanan bu ses, toplumun duyulmayan seslerini dile getirir. Kalem, adaletin, sevginin ve barışın sesi olabilir. Kalemle yazmak, sessiz kalmanın kabul edilemez olduğu durumlarda bir duruş sergilemektir. Bu nedenle, kalemle yazmak cesaret ister. Her kelime, bir düşüncenin, bir duygunun ve bir inancın yansımasıdır.
Yazmanın Sonsuzluğu
Yazmak, bir insanın ölümsüzlüğe adım atmasıdır. Yazdıklarımız, bizden sonra da yaşamaya devam eder. Kelimelerimiz, geleceğe bıraktığımız bir miras gibidir. Yazmak, zamanın ötesine geçmek ve gelecekteki nesillere seslenmektir. Bu yüzden, yazdıklarımızın sorumluluğunu taşırız. Her kelime, bir iz bırakır ve bu izler, gelecekteki dünyayı şekillendirir.
Sonuç
Yazmak, bir sırra yolculuktur. Bu yolculukta, kendimizi keşfeder, düşüncelerimizi şekillendirir ve topluma katkıda bulunuruz. Kalemimizle, hakikatin peşinde koşar ve adaletin, sevginin ve barışın sesini duyururuz. Yazmak, sadece bir eylem değil, bir inanç, bir duruş ve bir yaşam biçimidir. Bu yüzden, yazmaya devam edeceğim. Çünkü kelimeler, insanlığın en güçlü silahıdır ve bu silahı, hakikatin peşinde kullanacağım.
Halil EL
Devam edecek…
Henüz Yorum yok