DR.MEHMET NAİM BOZ

İNSAN KİMDİR

Bir önceki köşe yazımızda İnsan Kimdir? “İslam’a göre” yazdık, bu köşe yazımızda ise Yahudilik, Hıristiyanlık ve Filozof, Sosyolog, Psikolok ve Materyalistlere Göre çok kısa olarak aşağıdaki gibi değinilecektir.

 

YAHUDİLİĞE GÖRE:                   

                                                                                                        

Yahudiliğe göre insanlık bir tek soydan gelir. Âdem insanlığın birinci, Nûh ise ikinci atasıdır. Nuh'un 10. kuşaktan torunu olan İbrahim Yahudilerin soy atasıdır.

 Bu dönemde Tanrı’nın insanlar için gönderdiği birtakım kurallar olmuştur. Sayısı yedi olan bu kurallar, Nûh Kanunları ( Nûh’un evrensel yasaları) adıyla bilinir. Kısaca bunlarda: ( Putlara tapmayın, Tanrı'nın ismini mübarek kılmak ve bu isimle lanet etmemek, Cinayet işlememek ( insan öldürmemek), Zina veya cinsel ahlaksızlık yapmamak, Hırsızlık yapmamak, Adil bir yargı sistemi oluşturmak ve uyulmasını sağlamak, Canlı bir hayvanın etini yememek).

Sina vahyi ile bir kırılma yaşanmış, İsrailoğulları tarih sahnesine çıkmışlar. Böylece insanlık artık Nûh oğulları ve İsrailoğulları kimliklerine ayrılmış, İsrailoğullarının karşısında Nûhoğulları artık öteki kimliğini temsil etmeye başlamıştır. Yahudi zihniyetine göre gelecek zamanda Mesih gelip İsrailoğullarını dünyada egemen kılacaktır.

Yahudi Dininin değiştirilmiş şeklinde insanın bedeni ve ruhu bir birinden ayrıldığına ve ruhun daimi olduğuna inanılmaktadır. 

Yahudilik; insanın iyi ya da fedakâr bir güdüye (Yetzer Tov) ya da bencil bir güdüye (Yetzer Ra) sahip olduğunu öğretir. Yetzer Tov'un ahlaki vicdanı, Yetzer Ra'nın sonuçları ne olursa olsun kişisel ihtiyaçlarını karşılamaya yönelik ahlaksız arzusuna karşı bir denge unsuru görevi görür.

Yahudiler kendilerini Yahova dedikleri Tanrının çocukları sayarlar, Yahudi olmayan bütün insanları hayvanlar derecesinde kabul ederler. Yahudi anlayışına göre Yahudi olmayan tüm insanlar köle, Yahudiler ise efendileridirler,  felsefesi hâkimdir.

 

Yahudilikte; kadın, erkeğin egemenliği altında hayatını sürdürmektedir. Dolayısıyla kadın birçok yönden erkeğe göre daha alt sınıfta değerlendirilmiş ve yaptırımlara maruz kalmıştır. Yahudiliğin dini hukuku; kadınlara (alt sınıf değerlendirmesi) bakımından çeşitli durumlarda farklı davranır. Örneğin: İbadet, şahitlik, miras gibi birçok alanda erkeğin hâkimiyeti söz konusudur.

Tevrat'ta başörtüsü sadece özgür kadınlar için kullanılan bir eşya olarak geçer. Tevrat'a göre evli bir kadının sokağa başı açık çıkması; Mehir’siz boşanmaya hak doğuruyor. Yahudiler için bir başörtüsü, onur ve asaletin bir simgesidir.

 

      HIRİSTİYANLIĞI GÖRE:

 

Hristiyanlığa göre; insan (Âdem) günahı işlemeden önce iyi ve kutsaldı. Çünkü Âdem Tanrı’nın dostu olarak yaratılmış, O’nun inayetine mazhar olmuştu.

 Günahtan sonra ise aslî iyiliğini kaybetmiş, günah onun mirası olmuş ve bütün kötü arzularının temelini teşkil etmiştir. Böylece insanın iradesi Allah’tan uzaklaşmış bulunmaktadır. Bununla beraber reformcuların ileri sürdüğü gibi insan tabiatı tamamen bozulmamıştır. Ne var ki insanın zihnine, daha önce fıtratında bulunan ve tabii olanla tabiatüstü gerçeği ayırmaya yarayan sezgiyi önleyecek bir perde inmiş ve insan iradesi önceki hassas mahiyetini kaybetmiştir. Bütünüyle bozulmuş olmamakla birlikte günahtan kurtulamayan insanda iyilik ve kötülük yan yanadır. Vaftiz, aslî günahı ve işlenen günlük günahları giderir.

 Değiştirilmiş ve bozulmuş olan bu günkü Hıristiyanlık inancında insanların günahkâr olduğu kabul edilmektedir. Hz. İsa, insanları bu günahtan kurtarmak için dünyaya gelmiş ve Allah’ın oğlu olduğu felsefesi kabul görmektedir.

 Allah; insanların günahını affettirmek için kendi oğlunu çarmıha gerdirmiştir. İnsanlar Allah’tan hiç bir şey isteyemezler. Ancak rahipler, insanların yerine Allah’a yalvarabilirler, onların günahını affettirebilirler.

Hristiyanlıkta; itiraf sakramenti halk arasında "Günah çıkarma" olarak bilinen, kişinin pişman olması sonunda bir papaza gidip günahlarını itiraf etmesidir.

 Hristiyanlığa göre; Papa günahsızdır. İnsanlarda ruh ve beden ayrıdır. Ruhu papazlar temizler, beden ise daima günahkârdır.

 

FİLOZOF, SOSYOLOG, PSİKOLOK ve MATERYALİSTLERE GÖRE;

 

Filozof ve sosyologlar; insana hep ayrı pencerelerden bakmaktadırlar. Kimisi onun bencil ve egoist olduğunu, kimisi konuşan bir hayvan olduğunu, kimisi de ihtiyaçları bulunan ve sadece menfaat peşinde koşan bir homo-economicus olduğunu ileri sürmüşlerdir.

Materyalistlere göre; insan “mükemmel bir hayvandır”. İnsan ile hayvan arasında kalite değil,  sadece derece farkı vardır. Sırf insana ait olan bir öz yoktur. Böylece batı düşüncesi insanı, parça parça ve bir yönüyle ifrat ve tefrit ölçüleri içerisinde ele alıp ve onu bölük pörçük etmiş. Bugün tüm insanlık bunun sıkıntısını çekmektedir. 

Semavi dinlerin dışındaki Brahma, Budizm, Mecusilik gibi felsefi inançlarda da insana bakış Yahudilik ve Hıristiyanlıktan çok farklı değildir. 

Hinduizm, Budizm, Caynizm ve Sihizm, Hint alt kıtasında ortaya çıkan beşeri inançlardır. Hint yarımadasında ortaya çıkan bu dinlerde anlayış farklılıkları bulunmakla birlikte insana ve hayata bakış açısından benzerlikler dikkat çeker. Hinduizm göre insan doğuştan belli bir kastın mensubu olarak dünyaya gelir ve kendi kaderini tayin eder. 

 

Bu batıl inanışa göre insan; dünyada yaşadığı hayatın değerine göre, ölümden sonra ruh, yeni bir vücut içinde, yeni baştan ortaya çıkacağına inanılır. Özellikle Hint coğrafyasında buna “Tenasüh”  denir.

Bu inanışların İslam nezdinde hiçbir itibarı, doğruluğu ve geçerliliği yoktur. Bir önceki yazımızda belirttiğimiz şekilde, çok kısa ve özet şeklinde İslam’a göre insan;  yeryüzünün halifesi ve yaratılmışların en üstünü olup, üstün meziyetleri ve çirkinlikleri kendisinde barındırabilen, melekler seviyesine yükselmeye veya hayvanlardan daha aşağı bir duruma alçalmaya yatkın bir varlıktır.

Selam ve Dua İle……

Henüz Yorum yok

İlk yorumu siz yazın.

Yorum Bırakın

E-Mail adresiniz yayınlanmaz.







Yazarın Diğer Makaleleri