- 24 Nisan 2025 - Kalemle Dirilmek (I): Yazmak Bir Sırra Yolculuktur
- 16 Nisan 2025 - MİDYAT NEDEN VİLAYET OLMALI?
- 08 Mart 2025 - MİDYAT: DİCLE HAVZASI’NIN KONAKLAMA MERKEZİ VE SAKLI HAZİNESİ
- 11 Subat 2025 - GENÇLİK VE GELECEK: KAYBETMEDEN SON ÇAĞRI!
- 04 Subat 2025 - FIRAT VE DİCLE’NİN ÖZLEMİ GAP TAMAMLANSIN, MARDİN OVASININ BEREKET HASRETİ SON BULSUN!
- 28 Ocak 2025 - KARTALKAYA’DA ATEŞE YAZILAN VEDA
- 18 Aralik 2024 - KEŞFİNİ BEKLEYEN VAHA: DARGEÇİT
- 17 Ekim 2024 - BEYAZSU KARASU’YUN AKIBETİNE UĞRAMADAN, KARALAR BAĞLAMADAN TEDBİR ALINMALI!
- 15 Eylul 2024 - Dicle’nin nazlı çiçeği: Midyat’ın 100 yıllık hikayesi ve hak ettiği gelecek
- 07 Eylul 2024 - DARGEÇİT’E BONCUKLU TARLA MÜZESİ KURULSUN, TURİZM POTANSİYELİ EKONOMİYE KAZANDIRILSIN!
- 09 Agustos 2024 - CEHENNEM DERESİNE GİZLENMİŞ CENNET
- 16 Mart 2024 - “DİCLENİN HAFIZASI BONCUKLU TARLA: TURİZM VE KALKINMADA NAZAR BONCUĞUMUZ OLSUN!”

HALİL EL
KALEMLE DİRİLMEK (II): Harfin yükü
İnsan kelimeyle doğmaz, fakat kelimeyle büyür.
Bir harf…
Dışarıdan bakıldığında sıradan bir işaret gibi görünür.
Ama gerçekte, çağların yankısını taşıyan bir ağırlıktır o.
Tıpkı bir damla su gibi…
Nasıl ki görünüşte küçüktür fakat içinde okyanusun sırrını saklar;
bir harf de öyledir:
Duruşu sade, anlamı sınırsızdır.
Bu yüzden yazıyorum.
Çünkü kelimeler, gönülden gönüle kurulan köprülerdir.
Bir fikirden bir başkasına, bir çağdan ötekine,
geçmişten geleceğe uzanır yazı.
Ve insan, köprüler yıkıldığında yalnızlaşır.
Kelimeler sustuğunda hakikat karanlığa gömülür.
Ben bu karanlığa bir mum yakmak istiyorum.
Görünsün diye değil;
bulunsun, bilinsin, hissedilsin diye…
Her harfi, bir sorumlulukla yazıyorum.
Sadece anlatmak, bilgi vermek için değil…
Bir ruhu uyandırmak, bir vicdanı dürtmek,
bir bilinci harekete geçirmek için yazıyorum.
Çünkü yazmak sadece “yazmak” değildir.
Yazmak, görmek demektir.
Duyabilmek, hissedebilmek ve taşıyabilmektir.
Yazmak, bir yükü omuzlamak demektir.
Bazen bir kelime eksik kaldığında,
bir çocuğun sesi daha da kısılabilir…
Bazen bir harf yerini bulmadığında,
bir yoksulun duası karşılıksız kalabilir.
Kalem…
O, benim için sadece bir araç değildir.
Tarih ile vicdan arasında kurulmuş bir köprüdür.
Kalem tutan el, bir anlamda dua eden bir eldir.
Her satır, görünmeyene dokunma çabasıdır.
Ve bazen tek bir cümle,
bir ömrü aydınlatabilir…
Bazen tek bir kelime,
bir milletin yönünü değiştirebilir.
Ama bu yol kolay değildir.
Yazmak çoğu zaman,
taşa kelime oymaya benzer.
Bir sancıdır yazmak…
Bir iç yanmasıdır.
Ama aynı zamanda,
bir teslimiyettir.
Söyleyecek sözün varsa,
onu taşıyacak bir yüreğin de olmalıdır.
Bugün yazı, çoğu zaman bir gösteriye,
bir hız yarışına dönüştü.
Yüzeysel cümlelerin, anlamsız kalabalıkların arasında
öz, gittikçe kayboluyor.
Oysa yazmak,
durmayı bilmektir…
Düşünmek, içe dönmek ve nihayetinde:
Dirilmektir.
Çünkü kelimeler uyandığında,
insan da uyanır.
Ve ben inanıyorum:
Doğru bir cümle,
bir ömürlük gafleti sarsabilir.
Vicdanla yazılmış bir yazı,
sessiz yığınlara yön gösterebilir.
Kalem elimde ağırlaşıyor belki…
Ama ruhum hafifliyor.
Çünkü biliyorum:
Her harf, hakikate giden yolda bir izdir.
İşte bu yüzden yazıyorum.
Suskunların dili olmak,
unutulanı hatırlatmak,
yitirileni aramak için…
Yol uzun, yük ağır, zaman dar…
Ama kalem hâlâ elimde.
Ve ben, harfin yükünü taşımaya razıyım.
________________________________________
Halil EL
Devam edecek…
Henüz Yorum yok