- 25 Temmuz 2025 - MİDYAT FEN LİSESİ: ORTAK AKILLA YAZILMIŞ BİR BAŞARI DESTANI
- 04 Haziran 2025 - VİLAYET OLMAYA NAMZET MİDYAT’A SAĞLIK YATIRIMI ÇAĞRISI
- 27 Mayis 2025 - KALEMLE DİRİLMEK (III): VİCDANIN MÜREKKEBİ
- 15 Mayis 2025 - KALEMLE DİRİLMEK (II): Harfin yükü
- 24 Nisan 2025 - Kalemle Dirilmek (I): Yazmak Bir Sırra Yolculuktur
- 16 Nisan 2025 - MİDYAT NEDEN VİLAYET OLMALI?
- 08 Mart 2025 - MİDYAT: DİCLE HAVZASI’NIN KONAKLAMA MERKEZİ VE SAKLI HAZİNESİ
- 11 Subat 2025 - GENÇLİK VE GELECEK: KAYBETMEDEN SON ÇAĞRI!
- 04 Subat 2025 - FIRAT VE DİCLE’NİN ÖZLEMİ GAP TAMAMLANSIN, MARDİN OVASININ BEREKET HASRETİ SON BULSUN!
- 28 Ocak 2025 - KARTALKAYA’DA ATEŞE YAZILAN VEDA
- 18 Aralik 2024 - KEŞFİNİ BEKLEYEN VAHA: DARGEÇİT
- 17 Ekim 2024 - BEYAZSU KARASU’YUN AKIBETİNE UĞRAMADAN, KARALAR BAĞLAMADAN TEDBİR ALINMALI!
- 15 Eylul 2024 - Dicle’nin nazlı çiçeği: Midyat’ın 100 yıllık hikayesi ve hak ettiği gelecek
- 07 Eylul 2024 - DARGEÇİT’E BONCUKLU TARLA MÜZESİ KURULSUN, TURİZM POTANSİYELİ EKONOMİYE KAZANDIRILSIN!
- 09 Agustos 2024 - CEHENNEM DERESİNE GİZLENMİŞ CENNET
- 16 Mart 2024 - “DİCLENİN HAFIZASI BONCUKLU TARLA: TURİZM VE KALKINMADA NAZAR BONCUĞUMUZ OLSUN!”

HALİL EL
“Ağaçsız Vatan, Vatansız İnsan”
Yangın çıktı mı, ciğerimiz yanıyor…
Bir çam, bir meşe, bir zeytin ağacı tutuştu mu…
Yalnızca ağaç değil, tarih, su, nefes, hayat yanıyor.
Bu ülke, her ağacını alın teriyle büyütmüş bir milletin emaneti.
Ama bakıyoruz: Ormanlarımız yanıyor.
Gökyüzüne değil, dumanlara boğuluyoruz.
Yağmur desen, damla düşmüyor bazı illerimize.
Barajlar kurak, göller çekilmiş, yeraltı suları dipte…
Ve yaban hayatı…
Kaçıyor, can havliyle sığınıyor insanın merhametine.
Dostlarım, mesele sadece yangın değil.
Mesele, ekolojik çöküş…
Toprağın çatlaması, havanın boğucu hâle gelmesi,
su kaynaklarının tükenmesi,
ve sessizce yok olan bir canlılık…
Ve unutmayalım:
Orman ne kadar azsa, şehirler o kadar ısınır.
Yeşil eksildikçe, sıcaklık artar.
Ağaçsız toprak güneşi emer, betondan sokaklar ateş gibi kavurur.
Orman kaybı sadece doğayı değil, bedenimizi de yakar.
Bugün şehirlerde “hissedilen sıcaklık” rekor kırıyorsa,
bu, yeşilin sessiz çığlığıdır aslında.
Ama…
Ümidimiz büyük.
Çünkü hâlâ elimizde bir fidan var.
Ve fidan, geleceğin ta kendisi.
Şimdi zaman; düşünme değil, harekete geçme zamanı.
Yurdun dört bir köşesi ağaçla buluşmalı.
Dağ başları, vadi tabanları, boş araziler…
Sırf yeşillensin diye değil…
Su tutsun diye…
Toprak soluk alsın, yeraltı suyu beslensin diye…
Yağmur düşsün diye…
Çünkü ağaç; sadece gölge değil,
yağmurun anasıdır.
Bir meşe, bir çam…
Bulut çağırır, nem tutar, rüzgârı ehlileştirir.
Bir seferberlik başlatmalıyız.
Devletin tüm kademeleri…
Valilikler, belediyeler, okullar, STK’lar…
Ve en önemlisi: Halk.
Her ev bir fidan dikse…
Her köy bir hatıra ormanı oluştursa…
Her çocuk kendi ağacını büyütse…
Bu ülke yeniden yeşerir.
Bu, sadece görev değil,
bir insanlık borcudur.
Bir gelecek meselesidir.
Unutmayalım:
Ağaç, nefesin köküdür.
Suskun toprakların duasıdır.
Ve…
Yangınların en güçlü cevabıdır.
Bugünden tezi yok…
Her yere, ama her yere;
Yangına dayanıklı, su tutan, kök salan ağaçlar dikilmeli.
Çünkü…
Ağaçsız vatan, vatansız insandır.
Halil EL
Henüz Yorum yok