SAĞLIKTA ŞİDDETE KARŞI KALICI POLİTİKLAR GELİŞTİRİLMELİ

Bu hazin duruma; yasalar, kurallar, uyarılar, nasihatler çözüm olmamaktadır.

Sağlık çalışanlarının iş yükü ve karşı karşıya oldukları riskler,
salgınla mücadele sürecinde katlanarak artmıştır. Elbette ücret
adaletsizliği gibi kronik sorunlarına, bu süreçte, tükenmişlik gibi
esaslı meseleler de eklenmiştir.
Sağlık çalışanları, tüm bunlara rağmen yeterli istihdam
sağlanırsa iş yüklerinin azalacağına, tedbirler alınırsa risklerinin
azalacağına,
hakkaniyetli
paylaşım
sağlanırsa
adaletsizliğinin son bulacağına ve salgınla el birliğiyle mücadele
edilirse tükenmişliğin geride kalacağına inanmaktadırlar.
Ancak sağlık çalışanları şiddet konusunda bu kadar iyimser
olamamaktadırlar. Çünkü sağlıkta şiddet bir toplum sorunudur. Ne
yazık ki olmaya da devam etmektedir. Sağlık çalışanlarının bu
sorun karşısında kapı arkalarına gizlenmekten başka yapacakları
pek bir şey bulunmuyor. Çünkü “şiddet geliyorum” demiyor;
hastane koridorunda şifa bulmak amacıyla yer alan bir kimse,
aniden, dehşet saçan bir kendini bilmeze dönüşebiliyor. Aynı
durum, hastaların yanlarında bulunan refakatçiler için de
geçerlidir.
Bu hazin duruma; yasalar, kurallar, uyarılar, nasihatler
çözüm olmamaktadır. O nedenle zaman geçse de nesil değişse de
şartlar farklılaşsa da sağlıkta şiddet tüm hızıyla yaşanmaya devam
etmektedir.
Genel olarak toplumun bilincinde değişiklik olmadığı
müddetçe, şiddetin bir toplum sorunu olarak varlığını belirgin
şekilde sürdüreceği de açıktır. Bu durumun en acı yanı sağlıkta
şiddetin “normalleşmesi” yani toplumsal kabul görmesidir ki her
ay düzenli olarak ortaya koymuş olduğumuz veriler bu olguya delil
teşkil etmektedir.
Yapılması gereken, hep vurguladığımız gibi topyekün mücadeledir,
şiddete karşı kalıcı ve caydırıcı adımların biran önce atılmasıdır.
Çünkü sağlık çalışanlarının can güvenliği sağlanmadan toplum
sağlığını tesis etmek mümkün değildir.
Bu tespitler ışığında Sağlık-Sen Genel Merkezimizin
kamuoyuna yansıyan olaylar esas alınarak yaptığı çalışmadaülkemiz genelinde Kasım ayında 16 şiddet olayında 27 saldırganın
31 sağlık çalışanını mağdur ettiğini görüyoruz.
Bunlar içinde en trajik olanı, Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi
Cebeci Hastanesi’nde yaşanan olaydır ki sağlık çalışanları
kendilerini, kapı arkasına barikat oluşturarak koruma yoluna
gitmişlerdir. Her ay bir benzerine rastladığımız bu korunma
yönteminin sağlık çalışanları arasında, şiddetten korunma
pratiğine dönüştüğünü üzülerek görüyoruz.
16 vakanın 11’i hem sözlü hem fiili, 4’ü sözlü, 1’i ise taciz
olarak gerçekleşmiştir. Olayları gerçekleştirenlere baktığımızda;
6’sı hastalardan, 4’ü hasta yakınlarından, 6’sı ise kendini bilmez
kimselerden oluşuyor.
Saldırganlara yönelik adli işlemlere baktığımızda ise yine
vahim bir tabloyla karşılaşıyoruz. Yaşanan olaylarda 11 saldırgan
ifadeleri alınıp serbest bırakılmış, 10’u hakkında hiçbir işlem
yapılmamış, 6 saldırgan ise tutuklanmıştır.
Olayların vuku bulduğu alanlara baktığımızdaysa 16 olayın
9’u hastanelerde, 1’i aile sağlığı merkezinde, 6’sının ise saha
çalışmalarında meydana geldiğini müşahade ediyoruz.
Yaşanan 16 olayda farklı branşlardaki birçok sağlık
çalışanının şiddete maruz kaldığını görmekteyiz. Bunların 5’i
doktor, 6’sı filyasyon ekibi çalışanı, 4’ü hemşire, 1’i güvenlik
görevlisi ve 15’i de farklı alanlarda görev yapmakta olan sağlık
çalışanlarıdır.
Mahkemeler, Kasım ayı boyunca, geçmiş dönemlerde
yaşanan bazı şiddet olaylarında örnek olarak gösterilebilecek
kararlara da imza atmışlardır.
-        Geçtiğimiz yıl aile sağlığı merkezinde bir doktora 'siz çok
terbiyesiz ve saygısız doktorsunuz' diyen hasta ve hasta yakınına
yerel mahkeme 6 bin 80 TL ceza kesti. 
-        Kahramanmaraş’ta doktora istediği ilacı yazmadığı için
hakaret ve tehditte bulunan hasta yakını mahkeme tarafından 5
bin 660 lira cezaya çarptırıldı.
Salgınla hayati bir mücadele yürüten sağlık çalışanlarının,
şiddete maruz kalmalarını, hayat kurtarmaya çalışırken, canlarına
kast edilmesini şiddetle kınıyoruz. Sağlıkta şiddetin önüne geçmek
için kalıcı politikalar ortaya konmalı, şiddet kimsenin yanına kâr
kalmamalı, toplumsal duyarlılık artırılmalıdır. Bu noktada herkesi
ve her kurumu sorumluluk almaya davet ediyoruz.

Henüz Yorum yok

İlk yorumu siz yazın.

Yorum Bırakın

E-Mail adresiniz yayınlanmaz.







Diğer Haberler