BATMAN'I MUTLAKA GÖRÜNÜZ : Batman Objektif Gazetesi

BATMAN'I MUTLAKA GÖRÜNÜZ

Yazar Gülçin Tüzel Dokur "Doğruları yazabilmek için iki kez Batman’a gittim"

Yazar Gülçin Tüzel Dokur, Batman hakkında olumsuz bilgiye sahipti.

Bırakın Batman'ı görmeyi Batman isminden rahatsız olan bir yazar. Batman'a bu olumsuz bakış açısı, bir Batmanlı öğretmen ile tanışıncaya kadar sürmüş. Davet üzerine Batman'ı görmeye karar veren yazar, uçağa bininceye kadar ve uçakta seyahat esnasında dahi tedirgin olan ve korku ile Batman'a gelen, Uçakta bile ne işim var bu şehirde, niçin gidiyorum diyerek gerilimli bir uçak seyahatının ardından Batman'a inen yazar Gülçin Dokur'un Batman macerasını, Batman gördükten sonra ve Batmanlılarla tanıştıktan sonra düşüncelerinde ve Batman'a bakış açısında nasıl bir değişim olduğunu, kendi kaleminden okumaya ne dersiniz. Bu heyecanlı yolcuğa hep birlikte tanıklık edelim.

Objektif Yazarlarından, Yazar Gülçin Tüzel Dokur'un kaleminden...

BATMAN GİTMEYE KORKTUĞUM İLLERDEN BİRİYDİ

Batman, Dicle'nin kıyısında tarihi ile günümüzde adından söz ettiren ,Siirt'ten Beşiri, Sason, Kozluk...Mardin'den de Hasankeyf ve Gerçüş katılarak 1990 yılında il olarak haritada yerini almıştır.

Gitmeye korktuğum illerden biriydi, fakat oradan tanıdığım kişilerle konuştuğumda bizlerin o bölge hakkındaki yanlış düşüncelerimizden, onların da çok rahatsızlık duyduklarını anlattılar.

Sonra bir cesaretle atladım uçağa ve gittim, oraları da memleketim ve görmek istiyorum dedim.Şimdi iyi ki yapmışım diyorum.Çok iyi dostlarım oldu.Havadan, alabildiğine uzanan yeşillik gözüme çok güzel göründü.

Dinlendikten sonra hemen Hasankeyf'e doğru yola çıktım.En çok görmek istediğim yerlerden biriydi.

Dicle'nin üzerindeki köprü, Artuklu döneminden kaldığı sanılmaktadır.Geçmişiyle ilgili kayda değer bir bilgi yoktur.6000 e yakın mağara barındırmaktadır ve burada yaşanmış hayatlar var.İşin enteresanlığı bu mağaralardan birbirine geçişler var.Yani siz salonunuzda otururken yan mağarada yaşayan biri, sizin salon dediğiniz yerden gelip geçebiliyor.

Hasankeyf'in Dicle nehri etrafındaki yeşil alanda piknik yapma şansınız var.Ve sizi tanımasalar bile, her yanından geçtiğiniz aile size bir şeyler ikram edebilmek için çırpınıyor.Son derece misafirperver ve saygılılar.Hasankeyf'in su üzerinde olduğu kadar su altında da muhteşem bir tarih yatıyor fakat ne yazık ki; İlsu barajı ve hidroelektrik santrali yüzünden 12 binlik bir tarihe sahip olan bu güzelim yer, sular altında kalma tehlikesi ile karşı kaşıya...

Ertesi gün Midyat'a yola çıktım.İsmi hakkında bir çok söylentiler vardır.Kimi mağaralar kenti diyor, kimi de ayna anlamındaki isminden bahsediyor. Tarım ve hayvancılık bölge halkının geçim kaynağı.Gitmişken Midyat konuk evi ne de uğradım tabi.Bir zamanlar televizyonda Sıla dizisinin çevrildiği konak.Herkes dolup taşıyor ziyaret için, turistler, gelin damatlar hep orada, tarihi bir konakta resim çekme telaşındalar.Ben de durur muyum elbette ben de çektirdim.Midyat'ı en güzel seyredebileceğiniz konumda.Arkada ermeni ve ortodoks kilisesi mevcut.

Malabadi Köprüsü, şarkılara konu olmuş Diyarbakır'ın Silvan ilçesine bağlı ve kemeri en geniş olan köprü.Kemerin her iki yanında aşağıda hem oda, dehliz ve zamanında gelen kervanların seslerini duydukları iki oda mevcut.Köprü nöbetçileri bu odaları kullanırmış.İşte o odalardan biri ve ben.

Köprünün hemen yanında çok güzel bir çay bahçesi var, yemyeşil, manzara eşliğinde çayınızı keyifle yudumlayabilirsiniz.

Hediye alınacak bir şey bulamadım ben Batman'da, ama insanlarının çok misafirperver olduklarını, son derece modern bir şehir olduğunu, tüm mağazaların orada da bulunduğunu, okuma oranının yüksek olduğunu ve yine gidilebilecek bir yer olduğunu öğrendim.

Hasankeyf sular altında kalmadan, tarihimiz yok olmadan mutlaka gitmenizi öneririm.Orada ortaokul öğrencisi İsa'yı bulmalısınız ufacık boyuyla size çok güzel hikayeler anlatıp, telefonunuzda bilmediğiniz bir sürü özelliği de size öğreterek harika resimlerinizi çekecektir.

Bir de en çok dikkatimi çeken çok kalabalık ailelerin olduğu ve 13,15 çocukla iki odalı evlerde yaşayabildikleri ve hallerinden de çok mutlu olduklarını gözlemledim.

Bu yıl tekrar 2.romanımın kahramanı Hasankeyf'ten çıkan bir çocuğun hikayesi olacak, o nedenle oradaki Kesme köprü köyünü görmeye gittim.Uçakta giderken o kadar çok çocuk vardı ki hostese rica ettim saydı, 14 adet bebek, 17 adet de 5-12 yaş arası çocuk var dedi bir de kedimiz. Gürültü, bağrışlar sıkıntılı bir yolculuk yaptım.Dönerken gece uçağıyla geleceğim bu kadar çocuk olmaz diye düşünürken yine çok çocuk olduğunu gördüm ve hostese rica ederek saydırdım.Bu kez 14 adet bebek ve 39 adet de 5-12 yaş arası vardı ve184 yolcunun 53 ü çocuktu.Bu nasıl bir nüfus patlaması bilemedim.

Eğitim verebildikleri sürece sorun yok.

Alıntı: gulcindokur.com

Tarçın Kokulu Kahve kitabımın yazım aşaması tam üç yıl sürdü.

Bu kitabın kahramanı Metin, Batman’ın Hasankeyf ilçesinin Kesme köprü köyünden çıkan ,öğretmen olmak isteyen bir çocuğun hikayesi.

Doğruları yazabilmek için iki kez Batman’a gittim.Köyleri gezdim, öğretmenin çocukluğunu yazacağım için 38 yıl öncesine gitmem gerekti, o yıllara ait yaşantıyı, yaşlıları bularak sohbet ettim, evleri gezdim, hayvanlarını, yaşayışlarını gördüm.Sofralarına konuk oldum.

Doğayı keşfettim.Batman’a korkarak gittiğimi itiraf etmeliyim fakat çok gelişmiş ve modern bir şehir buldum karşımda.İşte burada şehri ve insanları tanıyınca önyargılı olmamayı öğrendim.

Kısa zamanda birçok dostum ve arkadaşım oldu.

Kitap, oturduğunuz yerden sadece hayal kurarak yazılmıyor.Araştırma yapmak, mekanları, insanları, karakterlerini, geçmişlerini de bilmek gerekiyor.

Bu kitapta sadece Batman yok tabi araştırdığım, asker,polis, doktor, havaalanları, okullar, yenilen yiyeceklere kadar araştırdım.

Bana göre yazmak kolay, size göre okumak belki.

Derin düşündüğünüzde ise; ciddi bir emek var.Yazım sonrasını anlatmıyorum bile.İşte en sancılı dönem ise; yazım sonrası.

Elinize ulaşana kadar çok yollardan geçiyor, benim nazarımda altından bile kıymetli.

Bu seyahatimde bir video hazırlamıştım, kitabı okurken gözünüzün önüne gelsin diye paylaşıyorum. (@golgedeki_ask_ instagram hesabımda)

Son gün yediğim yemekten de zehirlenip hastanelik olmuştum, otelin müdürü başımda beklemişti.

Batman’ı da görmediyseniz şiddetle tavsiye ederim, insanlarını, içtenliklerini, misafirperverliklerini, yardımseverliklerini tanımanız için.

“Bütün gece uyukladı durdu, köyünü düşünürken.Kocaman bahçelerini, iki katlı tuğla ve kerpiçten yapılmış evlerini, evin altındaki ahırı, yeni doğan buzağı Balkız,eşekleri Karakaçan, onsuz ne yapacaklardı?

Evlerinin yanından daracık bir sokaktan, ağaç altlarından geçerek, kumlara bata çıka dere kenarına gidiliyordu.Hasankeyf’in sular altında kalmış tarihi hazinelerinin yanıbaşında olan evleri şimdilerde baraj yapılma sevdasıyla belki de sular altında kalacak ve oradan göç etmek zorunda kalacaklardı.”

Sayfa 16 dan # alıntı.

Videoda gördüğünüz yerler, kitabın bu satırında.

Batman'ı mutlaka görünüz.

Gülçin Tüzel Dokur