- 19 Kasim 2024 - BİR ŞEHRE ZULMETMEK
- 10 Kasim 2024 - FAKİRLİK NE KIYMETLİYMİŞ
- 31 Ekim 2024 - Karamsar değilim, kararsızlardan uzak duruyorum
- 15 Mayis 2024 - Ne gidesim var, ne kalasım
- 01 Mart 2024 - Çöp kovalarındaki civciv ölüleri
- 08 Subat 2024 - SAKLAMA SANATI
- 16 Ocak 2023 - BÖCEK KOROSU
- 22 Kasim 2021 - Çakallar ve domuzlar
- 04 Kasim 2021 - Gel de üzülme, sıkıntı etme
- 13 Ekim 2021 - Güvercinler aç kalmasın
- 06 Ekim 2021 - Sonra Sattılar Bizi !
- 17 Agustos 2021 - Allah bir gün bile seni utandırmasın
- 11 Agustos 2021 - Ne zaman bir insana içim kaynasa
- 19 Mayis 2021 - Boş ver dünyayı sen de gelsene

SELÇUK ÖZYURT
ÜÇÜNCÜ OLDUK
Futbol özellikle de voleybol revaçtaydı
1993 yılının bilmiyorum hangi günüydü...
Nisan ayı idi sanırım…
Lise son sınıfa gidiyordum o zamanlar…
Kardeşim Zafer ise lise birinci sınıfa gidiyordu. Kardeşimin
‘gücü kuvveti yerinde’ diye okulun güreş takımına yazdırdık.
Lisemizin güreş takımında,
o yıl iyi güreşçiler yoktu.
Okul idaresi başka branşlardaki spor faaliyetlerine daha çok
önem veriyordu.
Futbol özellikle de voleybol revaçtaydı.
Okulumuzun voleybol takımı, geçmiş yıllarda hem Trabzon
şampiyonu, hem de bölge şampiyonu olmuştu. Bu yüzden güreşe
gerekli ilgi gösterilmiyordu.
İlçemizin İmam Hatip Lisesi güreşte başarıları çok olan bir
okuldu… Araklı İmam Hatip Lisesi’nden çok başarılı güreşçiler yetişmiştir. Hem milli takıma oyuncu vermişler, hem de
Avrupa şampiyonalarında ödüller almışlardır.
Güç, nefes, taktik lazım
Bizim lisede de üç-beş öğrenci güreşe merak sarmıştı… Birisi
kardeşim Zafer, diğeri köylüm Yakup, öteki ise sınıf arkadaşım
Hayri’ydi.
Doğru dürüst idman bile yapmıyorlardı.
Başlarında hoca yoktu.
Köyde fındık çuvalı kaldırmaya benzemezdi bu iş…
Güç, nefes, taktik lazım.
İnsanlar günler öncesinden kampa girmelerine rağmen, yine
de iyi sonuçlar alamıyorlar. Bizimkiler kendi okulumuzda olanak
olmadığı için, İmam Hatip Lisesi’nin spor salonuna gidiyorlardı.
Toplam iki ya da üç defa İmam Hatip’in spor salonuna gittiklerini
biliyorum.
Onların hocası uzun uzun nasihatler veriyordu:
- Oğlum çalışın biraz. Bu iş köyün çimeninde deli danalar gibi
koşmaya benzemez. Sonra rezil olmak var. Yenilgi önemli değil,
perişanlık söz konusu. Mindere çıktığın gibi yere serilmesi
var. Aklınızı başınıza alın.
İmam Hatip’in güreşçileri çalışırken, bizimkiler arada bir pazılarını sıkıp, ‘güçlüyüz-kuvvetliyiz’ nağmeleri atıyorlardı.
Arada bir “İdman yapın” dediğimizde, mırın kırın ediyorlardı.
Sayılı gün çabuk gelir…
Müsabaka zamanı geldi çattı
Gel zaman git zaman müsabaka zamanı geldi…
Okulun kapısından içeri girdiğim gibi, beden eğitim hocası talimatlarını verdi:
- Bizim kafileyi yarışmaya sen götüreceksin. Benim işim çıktı.
- Hocam ben anlamam! Ne bilirim bu işi?
- Halledersin, halledersin…
Neticede iş benim başıma kaldı… Mecburen yola düştük, ver
elini Trabzon 19 Mayıs Spor Salonu… Kalktık gittik güreş kafilesiyle. Bizim liseden topu topu üç kişi var güreşecek.
Emanet elbiseler aldık, komşu lise takımlarından. Kardeşim
Zafer ağır sıklette güreşecek.
Rakibini bastırabilse kazanacak ama olmadı
Rakiplerini tanıyorduk…
Birisi ilçemizde demirci bir ağabeyin oğluydu. Kendisi Sürmene Lisesi’nde okuyordu. Arkadaşımız sayılırdı. Diğer rakiplerini
tanımıyordum.
Maçlar başladı…
Bizim takımın güreşçilerinden köylümüz Yakup, daha ilk maçında rakibini dişlemekten dolayı oyundan atıldı ve diğer müsabakalardan men edildi.
Kardeşim Zafer ise eğer biraz idmanlı olsa yenebilecek olduğu
rakiplerine, tuş olarak yenildi.
Bir iki sırt hareketinde rakibini bastırabilse
kazanacak ama olmadı...
Tuş yapacakken, kendisi ayağını kaptırıp tuş oldu... İlk iki güreşçimiz rakibine yenilince, benim moralim bozuldu.
Salonu terk edip eve döndüm.
İkisine yenilince, ben de otomatikman üçüncü oldum
Evimizin balkonunda oturup çay içmeye başladım.
Okula uğrayıp hocalarımıza ne söyleyecektim sanki...
Aradan iki saat geçmişti. Kapının önünde bizim emektar dolmuşçu Mustafa Ağabey’in minibüsü durdu. Baktım bizim Zafer,
boynunda madalyası gülerek arabadan aşağıya indi.
Sevindim…
Demek ki ben ayrıldıktan sonra, Zafer rakiplerini yenmişti.
Madalya almış.
Şaşırdım.
- Ben salondan çıktıktan sonra kimi yendin Zafer?
- Hiç kimseyi yenmedim.
- Boynundaki madalya nedir o zaman?
- Ben ne bileyim? Üzerimi giyiniyordum anons yapıldı. Mindere geri döndüm. Bizim sıklette üç kişi varmış. İkisine yenilince ben de otomatikman üçüncü oldum. Bu madalyayı da onun için verdiler
Ertesi gün, Araklı Lisesi’nin okul bahçesindeyiz… Müdür yardımcılarından birisi konuşma yapıyor:
- Sevgili öğrenciler, okulumuz öğrencilerinden Zafer Özyurt,
üstün başarı göstererek güreşte, Trabzon üçüncüsü olmuştur.
Kendisini tebrik eder, başarılarının devamını dilerim.
Alkışlar… Alkışlar
Henüz Yorum yok