PROF.DR.ŞEMSETTİN DURSUN

GELECEĞİN İNŞASINDA İLERİ PROJEKSİYON: UFUK

Ufuk, "Yerle göğün birleşir gibi göründüğü çizgi" şeklinde tanımlanabilir. İki türlü ufuk vardır:

 

1. Görme duyusu olan göz için ufuk, "Gözün görebildiği son çizgi",

2. Akıl için ufuk, "Aklın idrak edebildiği son çizgi" şeklinde ifade edilebilir.

 

Burada Akla nispet edilen ufuk, geleceğimizin inşasında önemli bir parametredir.

İnsan hayatının üç aşaması vardır. Bunlar: Geçmiş, an ve gelecektir. Eskilerin deyimiyle, mazi, hal ve istikbal dır.

Geçmişimiz, tarihimizdir. İçinde yaşadığımız an'ı iyi değerlendirmek, iyi, kaliteli ve mutlu bir yaşam sürdürmek için, geçmişimizden dersler çıkarmamız ve negatif yanlarımızı pozitife dönüştürmemiz gerekmektedir.

Geleceğimizi inşa ederken de geçmişimizden ve içinde yaşadığımız an'dan yararlanmamız hayati derecede önemlidir. Bu da ufuk gerektirir.

Ufuk sahibi olanlar, an’a mahkûm değil, hâkim olanlardır. An'a mahkûm olanlarda, ufuk yoktur. Zira an, hayatın bütünü içinde bir ayrıntıdır. An'a mahkûm olanlar, ayrıntıda boğulanlardır.

 

Bu konuda bir Düşünür şu tespiti yapar:

"Mahkûm olduğu o an, hayatın bütünü içinde bir ayrıntıdır.

Kendi hayatı, ait olduğu yapının hayatı yanında bir ayrıntıdır.

Ait olduğu yapının hayatı, çağdaşı tüm insanların yanında bir ayrıntıdır.

Çağdaşı olan tüm insanlar, İnsanlığın varoluş destanı yanında bir ayrıntıdır.

İnsanlığın varoluş destanı, ömrü milyarlarca yıl olan kâinatın yanında bir ayrıntıdır.

Kâinatın ömrü, el-Hay olan Allah’ın ezeli ve ebedi hayatı karşısında bir ayrıntıdır."

 

İnsan, aklın ufkuyla düşündüğünde, varlık dünyasındaki yerini ve konumunu daha iyi görebilir.

Mesela ben Şemsettin Dursun olarak, bu uçsuz-bucaksız evrendeki yerimi ve konumumu tasavvur ettiğimde, şöyle bir sonuca ulaştığımı düşünüyorum:

Ben, Batman’da bir noktayım. Batman, Türkiye’de bir noktadır. Türkiye, Dünyada bir noktadır. Dünya, Güneş Sistemi içinde bir noktadır. Güneş Sistemi, içinde bulunduğu Galakside bir noktadır. İlgili Galaksi, Evren içinde bir noktadır. Ve Evren de Allah'ın yanında bir noktadır.

 

O halde ben neyim? Sorusu akla gelir. Bu tasavvur, bireyin kendisini, sorumluluklarını, haddini-hududunu ve Rabbini bilmesini sağlar.

 

Ufku olanlar, olaylara ve olgulara çok değişkenli fonksiyonlarla yaklaştıkları için, hakikatin bütününü görürler.

Ufku olmayanlar, basit bir değişkenli fonksiyonlarla yaklaştıkları için, bütünü değil ancak parçayı görebilirler. İşin vahim yanı da parçayı bütün zannederler.

Ufuk sahibi olanlar, seçici bir akla sahip oldukları için, olayları ve olguları analiz ederler, tetkik ederler, tahkik ederler, araştırırlar ve hakikati bulmaya çalışırlar.

Ufku olmayanlar, seçici davranmazlar. Sadece taklit ederler. Dolayısıyla, farkı fark etmeleri mümkün değildir.

Ufku olanlar, arılar gibi üretirler. Ufku olmayanlar, sinekler gibi tüketirler.

Ufku olanlar, yük alırlar. Ufku olmayanlar, yük olurlar.

Ufku olanlar, iki dünyalıdırlar. Ufku olmayanlar, bir dünyalıdırlar. Onun da hakkını vermezler.

Henüz Yorum yok

İlk yorumu siz yazın.

Yorum Bırakın

E-Mail adresiniz yayınlanmaz.







Yazarın Diğer Makaleleri