DR.MEHMET NAİM BOZ

28 ŞUBATIN MAĞRURLARI ve SOĞUK RÜZGÂRLARI

Sıcak kavurucu bir iklimde serinletici bir ortam ararsınız.

Soğuk dondurucu bir iklimde ise sıcak bir atmosfer arasınız.

Bazen bedenen üşür ama ruhen çok sıcak olursunuz. Bazen bedenen ısınır ama ruhen üşürsünüz…

Bazen hem bedenen üşür hem de ruhen üşürsünüz…

İşte bu çok farklı bazen acı izler bırakan bir olay süreç olur. Bu durumda dik durup yıkılmazsanız mevsim bahar dünya ve aşiretiniz cennet olur…

 

 Mevsim kış, aylardan şubat oldu mu, bedenen üşürsünüz ancak bu soğuğun üzerine zalimler zülüm rüzgârını estirince işte o zaman bu soğuk ruhunuzun derinliklerine kadar işler unutmaz olursunuz... Tıpkı yakın tarihte ülkemizde estirilen 28 Şubat zulmünün soğuk rüzgârları gibi… 

 

Asırlarca tarihin seyri içinde zalimlikte sınır tanımayan Firavunlara, Nemrutlara, Hakkı yıkmaya çalışanlara,  bunlarla işbirliği yapan köle ruhlu mel’unlara, zulüm ve ihanetlerine elbette ki Cenab-ı Allah mühlet verir ama asla ihmal etmez. 

Zalimler güçlerini kuvvetlendirmek, fani dünyada saltanatlarını sürdürmek için insan onur ve haysiyetine yakışmayan barbarca zulümler yaparlar. Kurdukları zalim düzenlerinin hiçbir zaman yıkılmayacağına inanarak, âlemlerin yaratıcı olan Cenab-ı Allah’a isyan ederek, ilahlık taslayan bu güruhun yıkılışından tüm insanlık ibret almalı ders çıkarmalıdır…

Zulmün daim ve kaim olmayacağından yarasalar beyinleri ile idrak edemeyecek kadar ebleh ve aşağılıktırlar. Yüce Allah bu hususu şöyle bildirmektedir: “İsterler ki Allah’ın nurunu ağızlarıyla söndürüversinler; ama inkârcılar hoşlanmasalar da Allah nurunu muhakkak tamamlamayı istiyor.” (Tevbe,9/32)

 

Zulmün karşısında dik duran, farklı dönemlerin mel’un ve firavunlarına karşı mağrur olanlar elbette bir gün şubat soğuğunun tersine esmesinde aktör ve faktör olacakları âyette şöyle beyan edilmektedir:  “Ey iman edenler! Allah’a yardım ederseniz O da size yardım eder ve ayaklarınızı (yere) sağlam bastırır.”(Muhammed,47/7)

 

Ecdat bazı olayları bir cümleyle çok net ifade etmiştir. Meselâ: Yunus Emre’nin  “Zulüm ile abad olanın ahırı berbat olur.” Sözü bunlardan biridir.

 28 Şubat döneminin zalümleri acaba şimdi yarasa mı oldular da onları göremiyoruz veya kılık mı değiştirdiler ki onları tanıyamıyoruz. 

Acıda olsa hakkı söylemek haykırmak gerekir. Söylemek, anlatmak, hatırlatmak, tekrar etmek gerekir. Velev ki birilerine dokunacak olsa da yılda sadece bir gün değil, 7/24 ve yılın 365 günü anlatmak gerek, hatta çocuklara masal yerine bu zulümleri anlatmak gerek. O gün inananlara hayatı cehennem edenlerin bugün de onların canı bin kere cehennemde olması için anlatmak gerek. Anlatmak gerek 28 Şubat’ın mağrurlarını ve mel’unlarını iyi anlatmak gerek…

Tarihin silinmeyen sayfalarına silinmez mürekkeple kayıt edip anlatmak gerek… Evet, tarihe anlatmak…

 

    O süreçte zalimlerle bir olan, hak hukuk tanımayan, Allah korkusu olmayan fani mahlûklara şirin görünmek için İmam-Hatip Lisesindeki kız çocukların başını zorla hem de hakaret ederek açtıranları iyi anlatmak iyi tanımak gerek. Başlarını zorla açtırdıkları kız öğrencilerden bando takımını kurup, İmam Hatipler tarihinde bir ilk olarak o haliyle törene çıkardıklarını masal değil gerçek olarak anlatmak gerek. Tıpkı her gün güneşin doğduğu gibi yaşanan olayları berrak anlatmak gerek.

Sadece başörtülüleri değil kıldığı namazından, sahip olduğu Muhammed’i inancından, haksızlığa karşı dik duruşundan dolayı hayal edilemeyecek kadar haksızlığa uğrayan yiğitleri anlatmak gerek…

İyi anlatmak gerekir ki sapla saman bir birine karışmasın.

Prof. Dr. Cağfer Karadaş hocamızın dediği gibi;” Siz söyleyin ki suları kaplayan buzlar kırılsın, çatıları tutan karlar erisin, sokakları örten puslar silinsin, kurt ile kuzu ayırt edilsin… Yüzleri ne kadar aydınlıksa, içleri o kadar karanlıktı. Zira küp içindekini sızdırırdı. O yüzden hep karanlıkları kolluyorlardı, yarasalar gibi gece karanlığında saldırıyorlardı. Sağdan girdiler, soldan çıktılar; bu taraftan göründüler, o tarafa döndüler; buradan aldılar, orada sattılar; milletine uzak, onlara uşaktılar; bizlere diklendiler, onlara eziktiler… Hâsılı hayatları hesaptı, sonları bataktı. Batsınlar da beter olsunlar!” Âmin hocam bin kere beter olsunlar, gülistanlık gördükleri bu günlerde inananların etrafında tekrar yarasa gibi dönüp tekrar yalakalık yapma imkânları kalmasın. 

Bilmem hafıza-ı beşer nisyanla mı malul oldu, dünü ve onları ne çabuk unuttuk.  Yoksa biz mi dünyevileştik? Yoksa bizler deve kuşu gibi mi olduk? O dönem sağdan girip soldan çıkınları, bu taraftan görünüp o tarafa dönenleri, buradan alıp oraya satanları, Acaba o dalkavuklar bu günde bir makam ve koltuk için kılıf ve şahsiyet değiştirip aynı rollerini şirin görünerek icra etmeye devam mı ediyorlar…

Gençlik yıllarımızda Rahmetli Erbakan hocamızın mitinglerinde “ kula kulluk yok olacak, bütün putlar yıkılacak” sloganı o kadar hoşuma gidiyordu ki her mitingde ayazım çıkıncaya kadar bağırıyordum her miting sonrası sesimiz kısılıyordu. 

Nihayet gel günler git günler bir 28 Şubat soğuğunun sürecinde yakın bildiğimiz belki omurga var diye tahmin ettiklerimiz, bir korku içlerini sarmış, 28 Şubatın nemrut ruhlu canavarlarına çoktan kul olmaya razı olmuşlardı. Rahmetli hocamız bunları iyi tanımış olacak ki  “ kula kulluk yok olacak” sloganını mitinglerinin olmazsa olmazıydı. 

Hakkını veremediği ancak bu ülkenin nimetlerinden yararlanıp taşıdıkları mesuliyetleri kendi pis ve gaddar kinlerine kullananların karşısında ama ne yapalım emir kuluyum, diyecek kadar aşağılanan ruhları o dönemde tanıdık. Onların gönlü hoş olsun diye mü’minlere, başlarını açmadıkları için o körpe canlara yapmadıklarını bırakmayan eblehlerle o gün yüzleştik. Maalesef bu günde geçmişi unutmuş gibi bir makam bir koltuk uğruna yapmadıkları dalkavukluk kalmamıştır…  Rabbim gerçek inananları her zaman bunların münafıklığından korusun… 

28 Şubat bin yıl sürmeyince dalkavuklar, eblehler bu sefer başı kapalı kızlarla o gün dik duranlar ile poz verip reklam yapmaya başladılar. Nasıl olsa kişilikleri kula kulluğun yolunu açmıştı bir kere onlara…

 Keşke bu süreç olmasaydı bizde onları zalimlerin emir kulu değil, Allah’ın kulu olarak tanımaya devam etseydik. O dönem kula kul olan yeni tipler türedi. Gün biter, günler geçer, devran döner mahşer kurulacak hesabı acaba unuttular mı? Bilmem ama bugün sorsan herkesten daha fazla mahşere iman eder gibi görünürler.  

Mü’min bir delikten bir kere geçer, ama bizler bin kere geçtiğimize göre bu koltuk kullarını, bu uğurda her şeyini feda edip pazara çıkaran hainleri karanlık ruhları dalkavukları yalakaları hala tanımamışız ve tanımakta istemiyoruz. O süreçte dış mihrakların egemenliği altına girenler, ülkesinin dindar vatandaşlarına kendi gibi yabancılaşmış, kuldan korkmuş koltuk uğruna neyi varsa pazara çıkaracak kadar aşağılık derecesine inen yalakaları aracılığıyla çok büyük zulmü yaşattılar. 

Rabbim de onlara bin yıl yaşatsın ki cehennem kütükleri çoğalsın. Anlatılacak çok şey var! Gözyaşının aktığı olayları bazen kısa kesmek zorunda kalabilir insan. Ne mutlu o gün dik duranlara eğilmeyenlere ve bu gün ortalıkta pek görünmeyenlere. Ne mutlu o günün mağdur ama her daim küfrün karşısında mağrur olanlara. 

O gün bir makam için her şeyini satan karanlık ruhlulardan bu gün kuzu postuna bürünmüş kurt ve karanlık ruhlu yalakaları mevcut olsa da yine de bu günlere şükürler olsun. Çünkü bu dalkavuklar o gün insanlık onuru adına neleri varsa bir makam için pazara çıkarıp alt üst ettiler.  Her ne kadar makamlara ve koltuklara sarılmış olsalar da bu gün insanlık adına tutunacak erdemli hiç bir değerleri kalmadığı Kanaat’ındayız. Sadece arkalarında gözü yaşlı, gönlü kırık binlerce mazlumun bedduası kalmış ve kalmaktadır. 

İnşallah bu yaptıkları, onlara esfeli sâfilinde şubat soğuğunu tattırmayacaktır. Onların varacakları esfeli sâfiline مسندة  خشب  de lazım. Ey gözü yaşlı, gönlü kırık bacılarım, kardeşlerim lütfen bu yarasalara ve onların emir kullarına,  hakkınızı helal etmeyin. Rabbim o gün dik duranlardan razı ve hoşnut olsun. Selam dua ve hürmetlerimle... 28.02.2022

 

1 Yorum

Muhammed Kumbas

Muhammed Kumbas

28 Subat 2022
Selamun aleyküm..28 Şubat mağduru bir sürü müslüman kardeşimiz halen zindanlarda bulunuyor..Bunların affı niye gündeme

Yorum Bırakın

E-Mail adresiniz yayınlanmaz.







Yazarın Diğer Makaleleri