KUB KUB KATLİAMI : Batman Objektif Gazetesi

DR.MEHMET NAİM BOZ

KUB KUB KATLİAMI

Bir âyette şöyle buyrulmaktadır: “Hani rabbiniz, ‘Eğer şükrederseniz size (nimetimi) daha çok vereceğim, nankörlük ederseniz hiç şüphesiz azabım pek şiddetlidir!’ diye bildirmişti.” (İbrâhîm, 14/7). Milyarlarca defa Rabbimize şükürler olsun…

Bir başka âyette ise: “…Hakkınızda hayırlı olduğu halde bir şeyden hoşlanmamış olabilirsiniz. Sizin için kötü olduğu halde bir şeyden hoşlanmış da olabilirsiniz. Yalnız Allah bilir, siz bilmezsiniz.” (Bakara,2/216) buyrulmaktadır.

14 yaşlarında doğup büyüdüğüm canım gibi sevdiğim Batman’dan zorunlu nedenlerden dolayı bir ayrılık… İstikamet Bursa… Var bir hayır… Sonra Medine (Peygamber şehrinin öğrencisi olmak o havayı 5 yıl kesintisiz teneffüs etmek, ne kadar şükretsek azdır), Mekke ( 5 yıl Mekke tünel projelerinde yönetici olarak çalışmak) ne kadar şükretsek azdır.

Derken; Bedir, Cidde, Riyad, Taif, Kasım, Atina, Kahire, Şam, Halep, Paris, Lüksemburg, Katar, Bahreyn, Bangladeş, Cox’s Bazar, Arakan, Tayland, Bangkok, Hat Yai, Fatani, Malezya vd. buraları görmek nasipte varmış…

En önemlisi Medine’de öğrencilik yıllarında aşağı yukarı dünyanın 105 devletinden Müslüman öğrencilerle tanışmak nasipte varmış… Belli ki Batman’dan ayrılmakta bunlar yazılmış… Sizin şer zan ettiğinizde hayır vardır. Amenna…

105 devletin Müslüman öğrenci kardeşlerimizden İslâm diyarları, farklı ülkelerin tarihine ilgi duyduğumuz, öğrendiğimiz, çok ama çok enteresan olaylar oldu…

Sömürgeci, İşgalci barbar Avrupalıların Asya, Ortadoğu ve Afrika kıtasında yaptıkları insanlık dışı katliamları bilmeyen duymayan kalmamıştır. Batının yüz karası Fransa’nın Afrika’da yaptığı insanlık dışı olaylardan sadece bir Çadlı arkadaşımızdan duyduğumuz sonra merak edip araştırdığımız insanlık dışı katliamlardan bir tanesi... Kub Kub Katliamı…

Tıpkı bizim Kahramanmaraş olayı gibi, Fransız conileri Müslüman bir hanımefendinin (ninelerimizin) iffetine el uzatınca malum Sütçü İmam onlara gerekli dersi verir. Ancak ne yazık ki Fransızlara karşı koyan dedelerin torunları yıllar sonra kendi öz inançlarına Fransız bırakıldılar, o aziz ecdadın torunları Fransızların hayranı olarak eğitim alıp büyümektedirler.

Kahramanmaraş olayının bir benzeri Çad Cumhuriyeti’nin Abeşe şehrinde yaşanır, Fransız coniler Çadlı bir Müslüman kadına tacizde bulununca, ülkenin âlimleri, bilge insanları, cesur ve yiğit adamları bu ve benzeri olaylarda tereddütsüz conilerin öldürülmesi emrini veriyorlar. Bundan sonra Fransız sömürgecileri tarafından; o masum Müslüman halka kendi öz diyarlarında yapılacak vahşete insanın ne aklı nede yüreği dayanır.

Fransız sömürgecileri bu âlimler, bilge insanlar, kahramanlar var olduğu ve yaşadığı müddetçe onların bu topraklarını sömürmeye imkân ve fırsat olmayacağını iyice anlamışlardı.

Şeytanlar galip olamayınca hile desise entrikalara başvururlar. Yerli satılmış ruhlu işbirlikçilerle bu bilge insanlardan kurtulmak için görünüşte uzlaşma bahanesiyle ülkenin 400’e yakın seçilmiş, sömürgecilere karşı kahramanca mücadele eden âlimlerden kurtulmak için toplantı üstüne toplantı, entrika üzerine entrika kurmaya başlarlar.

Fransızlar, Çad’ın farklı bölgelerindeki âlimleri, “ülke yönetiminin nasıl şekilleneceği hakkında bilgi vermek” bahanesiyle bir toplantıya çağırırlar. 1917’de Abeşe şehrinde 400 dolayında âlim toplanır. Sabah namazını kılmak için bir araya gelen âlimler, pusuda bekleyen kalleş Fransız askerleri, ellerinde palalarla cami içinde ve çevresindeki bütün âlimleri katlederler.

Yaşanan bu olay yerel halk arasında “Mezbahatü’s-sâtûr” veya “Mezbahatü’l- kub Kub” (Kub Kub katliamı) olarak bilinir. Bu katliamdan kısa bir süre sonra 100 âlimin daha başka yalanlarla kandırılarak bir araya getirildiğini, tıpkı “Mezbahatü’l Kub Kub” (Kub Kub Katliamı ) vakasında olduğu gibi katledildiklerini tarihi vesikalar günümüze ışık tutmaktadır.

Fransızların kullandıkları orantısız güce karşı Çadlıların direnişi ancak yedi yıl sürebilmiştir. Osmanlı hilafeti son bulduktan sonra Avrupalılar tarafından Afrika kıtasında bunun benzeri yüzlerce katliam yapılmıştır. Tarihte benzeri olmayan bu vahşetlere Cezayir’den bir örnek verelim yeter: (Devamı gelecek)

Selam ve Dua ile

4 Yorum