- 28 Ocak 2025 - HİNDİSTAN TANRILARININ MAĞDURU OLDUK
- 24 Ekim 2024 - ÖZÜR DİLERİM ÖĞRETMENİM GEÇ KALDIM!
- 03 Subat 2024 - MİMSİZ MEDENİYET “EDENİYET”
- 08 Ocak 2024 - KAYIP MEDENİYETİN ASİMO’SU
- 12 Aralik 2023 - MAKSAT SAFLAR BELLİ OLSUN
- 04 Aralik 2023 - KÂĞIT ÜZERİNDEKİ MÜREKKEP
- 30 Ekim 2023 - AAAA MAYMUN YANİ!
- 20 Ekim 2023 - ERDEMLİ İNSAN
- 01 Ocak 2023 - CENNETLE MÜJDELENEN
- 06 Aralik 2022 - NEREDEN NEREYE
- 06 Ekim 2022 - ERDEMLİ TOPLUM
- 04 Eylul 2022 - İŞE ALINDIN
- 12 Temmuz 2022 - NE DEĞİŞTİ BİLMEM
- 24 Haziran 2022 - KUŞKUSUZ O’NA DÖNECEĞİZ
- 14 Haziran 2022 - MAZİYE DALIP GİTMEK
- 08 Mayis 2022 - SELAM OLSUN GÜÇLÜK ÜSTÜNE GÜÇLÜK ÇEKENLERE
- 17 Nisan 2022 - DİLİMİZİN DÖNDÜĞÜ KADARIYLA
- 28 Mart 2022 - KÖLE BİZDEN DAHA CÖMERTTİR
- 18 Mart 2022 - DESTANLARDAN ÇIKARILAN İNSANLIK VE AHLAK DERSİ
- 28 Subat 2022 - 28 ŞUBATIN MAĞRURLARI ve SOĞUK RÜZGÂRLARI
- 11 Subat 2022 - KISSADAN HİSSE
- 18 Aralik 2021 - BEKLE...
- 02 Aralik 2021 - CENNETE YOLCULUK
- 30 Ekim 2021 - ÜZÜLME NASİBİN NEYSE O
- 15 Ekim 2021 - KABRİ OLMAYAN ŞEHİD
- 06 Ekim 2021 - KUB KUB KATLİAMI
- 30 Agustos 2021 - TOPLUMLARIN EVCİLLEŞTİRİLMESİ
- 11 Agustos 2021 - İLK ONLARDAN DUYMUŞTUM
- 19 Haziran 2021 - BU HAZİNELER BİZDE KAYIPTIR
- 28 Mayis 2021 - BENİ BİR EŞKIYA ÂLİM ETTİ (2)
- 17 Mayis 2021 - BENİ BİR EŞKIYA ÂLİM ETTİ (1)
- 28 Nisan 2021 - NÜBÜVVETİN GÖLGESİNDEKİ MEDENİYET MİMARI BİR YİĞİT
- 13 Nisan 2021 - OKUMANIN VE ÖĞRENMENİN GİZEMLİ SIRLARI
- 30 Mart 2021 - SARIKLI MOLLA SÜLEYMAN EL- MOZGELÂNÎ (3)
- 23 Mart 2021 - SARIKLI MOLLA SÜLEYMAN EL- MOZGELÂNÎ (2)
- 16 Mart 2021 - BEDİRDEN ÇANAKKALEYE İMAN VE ZAFER YOLU
- 08 Mart 2021 - SARIKLI MOLLA SÜLEYMAN EL- MOZGELÂNÎ (1)
- 01 Mart 2021 - CANINI SİPER EDEN DOST
- 12 Subat 2021 - KÂBE’DE İLK DUAM
- 01 Subat 2021 - ŞEN ÇOCUKLARDIK
- 27 Ocak 2021 - AY IŞIĞINDAKİ KURBAN
- 21 Ocak 2021 - DİYARI BATMAN
- 09 Ocak 2021 - YETİMHANEDE BİR YETİM
- 01 Ocak 2021 - BABAANNEM VE SECCADEM
- 27 Aralik 2020 - ATEŞLE İMTİHAN

DR.MEHMET NAİM BOZ
SON ÜÇ ARZU
İlâhi fermanın ilk emri (اقرا) Oku! Okumak; Yoktan var eden, her şeyi yaratan Rabbinin adıyla okumak… Onun yarattığı kâinatı okumak ve anlamak… Bir yönüyle göğe öteki yönüyle toprağa bağlı olan insani okumak ve anlamak… Ülü’l-azm’ın kıssalarını okumak, anlamak ve ders çıkarmak…
İslâm kahramanlarını okumak tanımak ve örnek almak… Din düşmanlarını okumak tanımak ve ders çıkarmak… Selâhaddîn-i Eyyûbî, Nûreddin Zengî, Fatih Sultan Mehmed, Batı'nın Muhteşem Süleyman’ı, Doğu'nun ise adaletli yönetimine atfen Kanunî Sultan Süleyman, Sultan Abdülhamid han gibi Allah dostlarını okumak, tanımak ve örnek almak…
Doğru tarihi okumak, medeniyetleri kuran ümmetleri, Asr-ı Saâdet’ı, Emevileri, Abbasileri, Selçukluları, okumak ve tanımak... Bu medeniyetlere köstek olan sömürgecileri ve onların işbirlikçilerini okumak ve tanımak…
Tarihin zalimlerini: Qin Shi Huang, Cengiz Han, Tomas de Torquemada İspanyol Engizisyonu Lideri, III Vlad (Kont Drakula ya da Kazıklı Voyvoda), Elizabeth Báthory (Kanlı Kontes), Benito Mussolini, Adolf Hitler gibilerini okumak, tanımak yaptıkları zulümlerden ders çıkarmak… Tarihi okumak, insanlığı tanımak… Evrensel medeniyeti ve adaleti tanımak için okumak gerek…
Okumak… Osmanlıyı okumak… Bir makalemizde Osmanlıyı şöyle tanımlamıştık: “Avrupa’yı uysallaştıran, Afrika’yı özgürleştiren, İnananları tevhidin etrafında birleştiren, dünyanın omurga dengesi hükmündeki medeniyettir.” Bu medeniyetin son bulması için çok çaba sarf eden sömürgeci İngilizleri Allah’a havale etmek gerekir…
Tevhidi içselleştirip, medeniyetin altın kapısı olarak tüm fermanlarını bunun üzerine inşa eden Osmanlıyı okumak anlamak… Derken tarihin altın sayfalarındaki bu medeniyet mimarlarından Kanuni Sultan Süleyman’ı okurken gerçekten muhteşem bir ecdad, bu medeniyet mimari ecdadın hayatını padişahlığını buraya aktarmaya gerek yoktur. Sadece bu Allah dostu yiğit, bir o kadarda kahraman soyu nesebi şan şerefle dolu ecdadın son üç arzusunu aktarırsak bence onu tanımaya hatırlamaya ziyadesiyle yeter… Onu hatırlamak için bu dörtlüğü yazıp son üç arzusuna geçeceğiz:
Halk içinde muteber bir nesne yok devlet gibi
Olmaya devlet cihânda bir nefes sıhhat gibi
Saltanat didükleri ancak cihân gavgasıdur
Olmaya baht ü saâdet dünyada vahdet gibi
Ölümün eşiğinde iken, büyük ecdat Sultan Süleyman vezirlerini çağırıp son üç arzusunu (vasiyetini) uygulanmak üzere yazdırmış: 1- Tabutumu dönemin en iyi doktorlar tarafından taşınsın. 2- Elde ettiğim tüm altın, gümüş ve değerli taşlar tabut mezara gelene yol üzerine serpiştirilsin. 3- Ellerim, herkesin görebileceği şekilde tabutun dışına sarkıtılsın. Vezirlerden biri, şaşkınlığını gizleyememiş ve nedenini sormuş. Kahraman ecdat Sultan Süleyman bunu şöyle açıklamış:
1- En ünlü doktorların taşımasını şu nedenle istiyorum: Herkes bilsin ki, Doktorlar ne kadar iyi olursa olsun, onlar bile ölümün karşısında çaresizdir.
2- Yerlere serpeceğinizaltın, gümüş ve değerli taşlar gibi değerlerim de gösterecektir ki: Bu dünyada elde ettiğimiz zenginlik, bu dünyada kalır.
3- Ellerim tabutun dışında kalsın ki, herkes bilsin: Bizim için en değerli şey olan zamanımız tükenince, boş ellerle doğduğumuz gibi, boş ellerle de gideriz. Yani dünya yurdu boş ahiret yurduna yatırım yapıp hazırlıklı gitmenin önemini vurgulamak istemiş…
Not: Ölünce yanına bir vezirlerine teslim ettiği sandığın gömülmesini talep etmiş etmesine ancak bunun mümkün olmayacağını dönemin şeyhülislâmı Ebüssuûd Efendi beyan etmiş…
Sonra getir bir bakalım içinde neler varmış, padişahımız neden böyle bir sandığın kendisiyle birlikte gömülmesini vasiyet etmiş der Ebüssuûd efendi, Zira o İslam’ı ve Müslümanlığı çok iyi bilir ve yaşardı. Adam sandığı titrek elleriyle götürürken sandık yere düşmüş ve içinden bir sürü kâğıt parçaları çıkmış.
Kanuni Sultan Süleyman’ın hocası Ebüssuûd Efendi yerdeki kâğıtları eline almış okumuş, okuduktan sonra şok olmuş ve hemen bir başka kâğıdı okumuş o da aynı, diğerini okumuş o da aynı, bütün kâğıtlar aynı idi. Ebüssuûd Efendi olduğu yerde gözyaşlarına boğulmuş.
Sandığın içindeki o kâğıtlar da ne yazılıymış biliyor musunuz? Kanuni Sultan Süleyman’ın aldığı kararların dine uygun olup olmadığı için Ebüssuûd Efendi mühürlü fetvalar varmış. Gözyaşları içinde kalan Ebüssuûd Efendi ”Hey büyük sultan, sen Allah katında kendini temize çıkardın, mesuliyeti bize yıktın, biz nasıl bunun altından kalkacağız bakalım” demiş. Takva, zekâ ve fıkhî deha sahibinden ancak böyle yaklaşım görülebilir… Bizim onlarla gurur duyduğumuz, saygıyla rehber edindiğimiz, ancak belli bir güruhun beğenmeyip eleştirdiği Padişahların ekseriyeti bu düşünce ve inanç üzerindeydiler…
Allah (c.c.) İslâm’a hizmet eden tüm geçmişimizden razı ve hoşnut olup, Cennetiyle teselli eylesin İnşâallah… Selam ve Dua ile…
Henüz Yorum yok