VEDAT DEMİR

Toplu Yaşam Kültürü

Malum, şu sıralar pandemi nedeniyle mesafeli yaşam biçimine uymaya çalışarak yaşantımıza devam ediyoruz. Bu sebeple toplu ulaşım yerine yürüyüşleri tercih ediyorum. Evde geçirdiğimiz süreyi de göz önünde bulundurunca belli bir vakti yürüyüş ve egzersizlere de ayırmak gerekiyor.

 

Konuyu dağıtmadan anlatmak istediğim mevzuya giriş yapayım. Yaptığım bu yürüyüşlerde dikkatimi çeken konu neredeyse önünden geçtiğim binaların büyük bir çoğunluğunun önünde yukarı katlardan atılmış evsel atıklar ve çöpler oldu. Bu sorunu bugüne kadar oturduğum tüm binalarda yaşadım. Şu an oturduğum sitede de yaşıyorum. Sanırım pek çoğumuzun sıkıntı yaşadığı bir sorun. Kentlerde yaşarken toplu yaşam kurallarına uyum konusunda artık yol kat etmemiz gerektiğini düşünüyorum. 

 

Yıllar öncesinde hızlı bir kentleşme süreci ile bir iki katlı müstakil evlerden müteşekkil mahalle tipi yerleşim türünden apartman tipi yapılaşmaya doğru geçiş sürecinde olduğumuzdan toplumun henüz alışık olmadığı düşüncesinde idim. Zamanla toplu yaşam kültürünün oluşacağı beklentisindeydim. Ancak aradan yıllar geçmesine ve kentin nüfusunun kat be kat artmasına, lüks sitelerin sayıların çoğalmasına rağmen maalesef toplu yaşam kültüründe bir ilerlemenin olmadığına üzülerek tanık oluyorum. Akıllı, ultra lüks ve konforlu yaşam alanları üretmekte ve satın almak da yarışır iken bu konutlarda olması gereken yaşam kültürüne de o oranda sahip olmamak üzücü bir durum. 

 

Bilindiği üzere kentimiz 1990’lı yıllarda il statüsüne kavuştu yani yeni bir şehir. Temeli öyle kadim uygarlıkların üzerine kurulu değil. Köylerden kente doğru yoğun bir göç hareketi ile büyüyen bir kent olduğu için köylerdeki avlulu evlerin yaşam tarzı apartmanlara taşınmış durumda. Köylerde sofrasını bahçeye silkeleyen insanımız şimdi balkondan ve camdan bu davranışı aynen devam ettiriyor. Köylerde avlu tek haneye ait iken apartmanlarda durum böyle değil maalesef. Silkelenen bezler yıkanan cam ve balkonlar atılan çöpler ya alt katta oturan sakinleri ya da zemindeki iş yerlerini rahatsız ediyor. Kimi zaman yoldan geçenlerin üzerine bile boca edilebiliyor. Arabalara verilen zararı söylemiyorum bile… Bunları sanırım yaşamayan yoktur.

 

Balkonumdan eksik olmayan üst katlardan atılan izmarit sorununu hala çözebilmiş değilim. Yaz aylarında açık balkon ve pencerelerden esen rüzgâr ile havalanan perdelerin tutuşma riski oldukça yüksek. Ne kadar anlatmaya çalışsak da bir türlü kötü alışkanlıkları değiştiremiyoruz. 

 

Öyle umuyorum ki artık kent kültürünü geliştirmek adına bir birimize saygı göstermeye trafikten başlayıp apartmanlarımıza kadar her yerde geliştirmeye başlarız. Kentimizin daha yaşanılabilir bir kent olması huzurlu ve mutlu bir yaşam alanı olması için lütfen herkes daha duyarlı olsun.

2 Yorum

Abdullah Gönkek

Abdullah Gönkek

13 Aralik 2020
İnsanların beraber toplu yaşam alanlarda bir birini rahatsız etmeleri kul hakkına geçtiğinin farkında olursak belki bu t

Abdullah Gönkek

Abdullah Gönkek

13 Aralik 2020
İnsanların beraber toplu yaşam alanlarda bir birini rahatsız etmeleri kul hakkına geçtiğinin farkında olursak belki bu t

Yorum Bırakın

E-Mail adresiniz yayınlanmaz.







Yazarın Diğer Makaleleri