VEDAT DEMİR

Yol, Kaldırım, Trafik, Çevre, Aşı ve Kent Kültürü

 

Bilindiği üzere elektrik hatlarının yeraltına alınması ile birlikte kentimizin birçok yerinde yol ve kaldırımlar kazılmakta ve bu kazılan yerlerdeki onarımlar maalesef o denli hızlı yapılmamaktadır. Kazılan bu alanlarda meydana gelen çukurlar pek çok kazaya sebebiyet verdiği gibi trafiğin aksamasına, kalkan toz, duman ile de çevre kirliliğine neden olmaktadır.

 

Çalışma bittikten hemen sonra bu kazı alanlarının ivedilikle onarımı yapılmalıdır. Hoş onarımı yapılan yerlerinde pek sağlıklı yapıldığı söylenemez. Asfaltlanan çukurlar zamanla çöküyor. Bu da haliyle araç sürücülerini isyan ettirebiliyor. Her 10 metrede bir araçların doğalgaz, su ve elektrik hatlarından dolayı kazılan, asfaltlandığı halde çöken, bu çukurlara üç dört sefer girmesi ile araçların amortisör ve alt takımlarına verdiği zarar sürücüleri çileden çıkarıyor. 

Sadece alt yapı çalışmalarından dolayı kazılan çukurlar değil, hız kesmek amacıyla yapılan tümsekler de ayrı bir şikâyet konusu…  Bu da öncelikle kent kültürü ve trafik kültürü ile ilgili bir durum. Hız Kurallarına göre aracını kullanmayanların yüzünden yollara zorunlu hız kesiciler yapılıyor. Uyarıcı tabelalar yeterli olmayınca görsel uyarıcılar yerine fiziksel engeller yapılmaya başlanıyor ki bu da kurallara uyan sürücülerin cezalandırıldığı bir uygulama oluyor. Kurunun yanında yaş da yanıyor yani…

Bu durumda ne yapabiliriz. Naçizane önerim, bu tümseklerin ana yola değil de anayola açılan tali yollara yapılmasıdır. Hem bu şekilde sürücüler iki tümsekten değil de bir tümsekten geçmiş olacak. Hem anayol üzerindeki trafik akışını durdurmak trafik kurallarına da ters bir durum. Zira geçiş önceliği kurallara göre anayolda olanlara veriliyor. Haliyle anayola bağlantısı bulunan tali yollara bu hız kesici tümseklerin yapılması daha yerinde olur. Sonuç olarak zaman, yakıt, mekanik parça arızasından tasarruf edilirken egzoz emisyon açısından da çevreye katkısı olacaktır. 

Yine okul önlerine yapılan tümsekler yerine ışıklı yaya geçişinin daha sağlıklı bir uygulama olacağı kanaatindeyim. Zira okullar yılın, haftanın ve günün her saatinde açık değil. Bu bakımdan gereksiz yere araçları bu tümseklere maruz bırakmak zaman ve yakıt açısından israf olacağı gibi egzoz gazlarının çevreye verdiği zarar daha çok artacaktır. 

Öte yandan yaya geçitlerinde de yaşanan bir diğer sorun, duyarlı sürücülerin yayalara yol verdiği anda yandan hızlıca geçip yaya çarpanlar olduğu gibi duran arabalara da arkadan çarpanlar oluyor. Özellikle dünya hastanesinin olduğu yaya geçidinde bu durum sıklıkla yaşanıyor. Buraya ışıklı yaya geçidi yapılmalı…

Buraya kadar saydığım sorunların aslında bir eğitim sorunu olduğunu fark etmişsinizdir. En ucuz ve en pratik yol insanı eğitmektir ki bu konuda da maalesef pek başarılı değiliz. Zaten kurallara uymayanların eğitme karşı da ciddi bir direnç gösterdiği ortada…

Son olarak aşı konusunda çekimser tavrımızın sonuçlarını ülke ve kentimizde de görebiliyoruz. Aşı oranlarını gösteren haritaya bakınca Türkiye’nin nüfusu, insan hareketliliği ve kozmopolit olduğu batı bölgelerindeki vaka sayısı bölgemizin gerisinde…  Aşı olmayan ölmüyor mu? Aşıya karşı olumsuz düşünce içinde olanlar bu riski hesaplıyor mu acaba?

Sonuçta iyi bir kent yaşamı için birbirimize saygı duymaya, nezaket göstermeye, toplumun huzurlu ve güvenli bir yaşam sürmesi için kurallara uymaya özen göstermemiz gerekiyor.

 

 

 

 

 

Henüz Yorum yok

İlk yorumu siz yazın.

Yorum Bırakın

E-Mail adresiniz yayınlanmaz.







Yazarın Diğer Makaleleri