VEDAT DEMİR

Sanaldan Gerçekliğe Artan Şiddet ve Taciz Olayları

Sanaldan Gerçekliğe Artan Şiddet ve Taciz Olayları

Dijitalleşmenin gün be gün arttığı bu dönemde insan ilişkilerinin bütünü de neredeyse Avatar filmindeki gibi dijitalleşerek sanal dünyada gerçekleşiyor.  Arkadaşlık ilişkilerinden ticari ilişkilere değin iş, evlilik, eğitim, arkadaşlık gibi sosyal ilişkiler artık gerçeklikten çok sanal dünyada yaşanır hale gelmiş durumda.

Hal böyle olunca yüz yüze ile sanal yaşam arasında iletişim ve ilişkilerin yapısı de farklı bir şekilde seyrediyor. Sanal ilişkilerde gerçek kimliğimiz ve imajımız örtülü olduğundan çok farklı bir kişilik ve kimlik ile sahte ilişkiler ağına katılabiliyoruz. Öte yandan yüz yüze olan ilişkiden farklı olarak müthiş bir özgüven ve cesaret patlaması da söz konusu. Demem o ki örtülü kimliklerle çok daha rahat ilişki kurup çatışmaya girebiliyoruz. Ayrıca bu örtülü sanal kimliklerle, toplumca meşru sayılmayan eğilim ve sapkınlıklar bu mecrada çok daha rahat yapılabiliyor. Bu gibi gayri ahlaki ve çirkin eylemler maalesef bu mecrada serbestçe dolaşıma geçip bilinçaltı dürtüleri tatmin edilebiliyor.

Esas problem belli bir süre sanal dünyada bu tür cinsel sapkınlık ve saldırganlık dürtülerini dışa vuranlar için bu eylemler zamanla tatmin edici olmaktan çıkıyor.  Daha sonra bu kişiler bir şekilde dürtülerini doyuma ulaştırmak için gerçekliğe terfi etmeye çalışıyor. Neredeyse her gün haberlerde izlediğimiz cinsel saldırganlık, şiddet ve taciz vakaları da böyle böyle ortaya çıkıyor. Kriminal kayıtlar incelendiğinde bu gibi kişilerin polis sorgusu veya öz geçmişinde bu gibi suçluları uzunca bir zaman sanal dünyada besleyip büyüttüğü görülecektir.

Sanal ortamlarda oynanan savaş ve mafya oyunları ile çocuklarımız, küçük yaşlardan itibaren simülasyon olarak tabir edebileceğimiz bir eğitimden geçiyor. Sonrasında Ortadoğu’da fitili ateşlenen olaylarda gerçekliğe çok rahat itilebilen bu gençler, marjinal örgüt ve gruplara da oyunlara duyduğu ilgi ile katılabiliyor. Çocuk yaşlarda başlayan macera, heyecan, saldırganlık ve güç dürtülerini tatmin arayışları ile bu oyunlarla besleniyor. Daha sonra delikanlı yaşlarda aşina oldukları silah ve çatışma ortamına katılmaları çok da zor olmuyor.

Aynı şekilde TV ekranlarında yayınlanan diziler de toplumun bu tür sapkın alışkanlıklar geliştirmesine neden olabilmektedir. Dizi ve TV dünyasının oluşturmuş olduğu hayali dünya ile yeni bir kültür inşa ediliyor. Yüzlerce yıllık kültürel değerler neredeyse hiç yansıtılmazken popüler kültür ile gençlik adeta dizi ve sinema filmlerinde gösterilen kültür ile yetişiyor. Sanal ve dijital dünyada geçirdiğimiz zamanı yüz yüze ilişkilerle geçirmiyoruz. Haliyle sanal dünyada oluşturulan bu kültür ile şekillenen kimlikler, eğilimlerini gerçekliğe taşımaya çalışıyor. Dijital dünyada sahte ve hayali yaşanan ilişkiler, gerçek yaşam boyutuna taşındığında sanal dünya ile gerçek yaşam arasında yaşanan travma intihar, boşanma, taciz, şiddet ve daha pek çok suçun işlenmesine kapı aralıyor.

Yarış oyunlarındaki makas atma ve drift heyecanının otoyollara nasıl taştığını, savaş oyunlarının sokak ve çete savaşlarına hatta Ortadoğu ve ABD’de terör olaylarına nasıl dönüştüğünü hepimiz görebiliyoruz. Dizilerin bilinçaltına yerleştirdiği aşk, cinsellik, zenginlik, rekabet, güç ve iktidar hırsını sosyal hayatımızda olduğu kadar haberlerde de görebiliyoruz. Medya ve sanal dünya kötücül dürtülerimizi farkında olmadan büyütüp büyük bir canavar haline getiriyor. Dünya gelişip refah seviyesi ve yaşam koşulları iyileştikçe ilkçağlardaki gibi saldırganlık, sapkınlık ve iktidar  hırsımız da büyüyor.  

Henüz Yorum yok

İlk yorumu siz yazın.

Yorum Bırakın

E-Mail adresiniz yayınlanmaz.







Yazarın Diğer Makaleleri