VEDAT DEMİR

Siber Uzayda Hicret

Ağ toplumu kavramı Manuel Castells tarafından günümüz internet ağları üzerinden yapılan iletişim ve ilişkiler ağını ifade etmek için kullandığı bir kavram. Bilindiği üzere 21. YY’ da internet ile birlikte iletişimin yapısı da değişeme uğramış. İletişimde paylaşılan fiziksel mekân, boyut değiştirerek gerçeklikten çıkmış. İlişkilerimiz ve yaşam tarzımız siber uzay denilen sanal dünyaya taşınmış oldu. İlişkiler gerçek zaman ve mekândan kopup siber uzayda sanal gerçekliklerle yaşanmaya başladı.

Manuel Castells tarafından ağ toplumu olarak adlandırılan, örümcek diye tabir edebileceğimiz bu büyük şirketlerin medya araçlarının korunmasına giren ya da bunları dost edinenlerin hali, zamanlar ve mekanlar üstü olan  İslam dininin kutsal kitabı Kur’anı Kerim’de bakın nasıl ifade edilmiş; Ankebut süresi 41. Ayette  “Allah’tan başka dostlar edinenlerin hali, örümceğin durumuna benzer: Örümcek, (ağını) kendine bir yuva yapar, ama yuvaların en çürüğü de örümceğin yuvasıdır. Keşke bilselerdi!” Castells’in ağ toplumu benzetmesi ile Kur’anı Kerim’in örümcek(Ankebut) süresi ile dile getirilmesi tesadüf sayılabilir mi? Somut mekânda sosyal yaşamı bırakıp avatar gibi sanal dünyayı kendine ev olarak belleyen bizlere ağ toplumunun bir anlamda örümceğin ağı gibi zayıf ve çok kırılgan bir mecra olduğunu ifade ediyor. Ayetin sonundaki “Keşke bilselerdi!” ifadesi siber uzay çağında böyle düşünmemiz için bir uyarı niteliğinde değil mi?   

Manuel Castells’in tabiri ile kitle iletişim araçları tıpkı örümceğin ağını simetrik bir ustalıkla bağladığı gibi insanların sanal yansıması olan sosyal ilişki ve kimliklerini de öylece bağlıyor. Tıpkı Avatar filminde olduğu gibi… Fiziksel gerçekliğe sahip bedenlerimizi dört duvar arasındaki yaşam kapsüllerine hapsedip sanal gerçeklikte oluşturduğumuz yeni karakterlerle yaşantımıza devam ediyoruz. Tıpkı Kur’an’ın ifade ettiği gibi bu ağı kendimize yeni bir yuva haline getiriyoruz. Bu öyle görünmez bir ağ ki tıpkı örümceğin avını ağına düşürdüğü gibi kurbanlarını da fark ettirmeden ağına düşürüyor. Ağa yapışan bir kişinin ağdan kurtulması neredeyse imkânsız. Bunu da günümüzdeki soysal medya bağımlılığına benzetebiliriz. Ki örümceğin ağından kurtulmaktan da zor…

Sosyal medya ve öteki medya araçları kazanç elde etmek amacıyla tüketicilerini bir örümceğin ustalığıyla ördüğü ağına düşürüyor.

Hal böyleyken her gün sosyal medyada çeşitli çıkar amaçlarıyla yalan yanlış bilgi paylaşımları ve manipülasyonlar yapılıyor. Bunlar büyük şirketler tarafından yapıldığı gibi bireysel hesapları olan kullanıcılar tarafından da izlenme almak ve kazanç sağlamak amacıyla yapılabiliyor. Kitleler bu üretilen yalan yanlış bilgiler sonrası yönlendirilebiliyor. Çoğu zaman gerçek ile yalan arasındaki ayrımı yapmak oldukça güç hale gelebiliyor. İşte kırılgan olan ve örümceğin ağına benzeyen yapı da bu oluyor. Doğru ile yanlış net görünemiyor. O sebeple bu ağda yapışıp kalabiliyoruz. Örümcek diye ifade edebileceğimiz ağ sahiplerinin avını paketlediği gibi paketleniyoruz.

Peki, o zaman örümcek diye ifade ettiğimiz ağ sahiplerinin avı olmaktan, yanlışın ve yalanların ustalıkla paketlenip manipüle edildiği, kitleleri siyasi ve ekonomik olarak yönlendiren bu yapının ağından nasıl korunup kurtulabiliriz?

Elbette siber uzayda hicret ile…

Sözlükte "terk etmek, ayrılmak, ilgisini kesmek" anlamına gelen hecr (hicrân) masdarından isim olan hicret "kişinin herhangi bir şeyden bedenen, lisânen veya kalben ayrılıp uzaklaşması" demektir; ancak kelime daha çok "bir yerin terk edilerek başka bir yere göç edilmesi" anlamında kullanılır.

Bilindiği gibi hicret, İslam tarihinde çok önemli bir yere sahip. İslamiyet, çok tanrılı (putperestlik) inancın hâkim olduğu topraklarda tevhid inancını getirmeye başlamasıyla birlikte baskıya maruz kalan Müslümanlar önce küçük bir grup olarak Habeşistan’a sonrada kitlesel olarak Medine’ye hicret etmişlerdi. İslam dininin değerlerine ve yaşayış tarzına uygun olmayan yerlerden başka yerlere göç etmek İslami yaşayışın bozulmadan devamı için elzemdir. Velev ki bu günümüzde siber uzay denilen sanal ortamlar ve ağ toplumlarında olsa bile… Hicret kelimesinin sözlük anlamında ‘ilgisini kesmek’, ‘terk etmek’, ‘ayrılmak’, ‘lisanen ve kalben ayrılıp uzaklaşmak’ manalarını da taşıdığı düşünüldüğünde günümüz ilişkiler ağı fiziksel somut mekândan çok siber uzayda gerçekleştiği için hicret de siber uzayda bu anlamda olmalıdır.

Dijital çağ olarak adlandırılan 21.yy da İslam dinin değerlerine ve gösterdiği ahlaki değerlere sadık kalabilmenin yolu siber uzayda kutsal kitabımıza, değerlerimize, kültürümüze, inancımıza ters olan medya araçlarından, hesap ve kanallarından hicret etmeliyiz.

İyi de nereye ve nasıl hicret yapabiliriz?

 Siber uzayda yeni alanlar, siber mekânlar oluşturarak yapabiliriz. Mevcut sosyal medya platformları gibi belli bir amaca ve ülküye dayalı yeni platformlar, ağlar ile oluşturabiliriz. Ya da mevcut yapı içinde ilke ve değerlerimize uygun alan ve hesap seçimi ile de yapabiliriz. 

Henüz Yorum yok

İlk yorumu siz yazın.

Yorum Bırakın

E-Mail adresiniz yayınlanmaz.







Yazarın Diğer Makaleleri