VEDAT DEMİR

LGS SON VİRAJ

 

Bu hafta sonu ortaokul son sınıf öğrencilerinin ter dökeceği ve eğitim hayatlarının devamını belirleyecekleri önemli bir viraj olacak. 

 

 

 

 

Orta öğretim kurumuna geçerken hangi lise ile eğitim hayatlarına devam edecekleri öğrenciler kadar aileleri de yakından ilgilendiriyor. Öğrenciler sınavda ter dökerken aileler de havaların ısındığı şu günlerde okul bahçelerinde ter dökerek aynı kaygıları çocuklarıyla yaşayacak.

Her ne kadar üzerine sayısız yazılar yazılsa ve tartışılsa da sınavlar maalesef ülkemizin ve çocuklarımızın acı bir gerçeği… 

Peki, her eğitim kademesinin sonunda kritik bir viraja girerken çocuklarımızı ne denli doğru bir şekilde sınava hazırlıyoruz?  

Virajı sağlıklı bir şekilde geçebilmelerini ve önlerine çıkacak tüm virajları aynı soğukkanlılık, dikkat ve bilgi ile geçmelerini sağlayacak hazırlığı yaptırıyoruz muyuz? Yoksa son sürat bir an önce bu stres, kaygı ve endişelerden ebeveynleri ile birlikte kendilerini de kurtaracak bir hazırlık mı yaptırıyoruz?

Alanda doğrudan gözlem yapan ve sahada birebir çalışan bir eğitimci olarak diyebilirim ki çocuklarımıza hayata hazırlayıcı bir eğitim vermeli ve bu yönde gelişimlerini desteklemeliyiz. Aksi halde yapacağımız onca çaba sınava ve başarıya odaklı sığ bir anlayıştan öteye gitmeyecek ve çocuklarımızda derin travmalara (ki sınavla ilgili kâbusları yıllar sonra bile gören maalesef çok öğrenci oluyor) neden olacak yaralayıcı ve bir o kadar da hırpalayıcı bir öğretim faaliyeti olacaktır.

Peki, bu tarz bir eğitim yanlış mı? Hele ki ülkemizin sınav gerçeği de düşünülürse…

Gönül rahatlığıyla(çocukları için en doğrusunu yapmaya çalışan ailelere ve çabalarına duyduğum saygı adına) yanlış olduğunu söyleyemesem de şunu rahatlıkla söyleyebilirim ki şuan benim de önümüzdeki sene LGS’ye girecek bir çocuğum var. Doğru olduğunu düşündüğüm yöntem ise tek bir sınava odaklanacağı bir eğitim anlayışı değil. 2017 yılında kaleme aldığım ve bir önceki milli eğitimi bakanımız Ziya SELÇUK’a da gönderdiğim sonrasında da dile getirdiği ve popüler bir slogan haline gelen “Soru değil, sorun çözen öğrenci yetiştirmek” isimli yazımda da belirttiğim gibi çocuklarımızı sadece bir sınava veya bir amaca koşullandırıp odakladığımız anlayışla değil, hayat boyu karşılaşabileceği her türlü sorunu çözebileceği bir eğitim anlayışı geliştirip yetiştirmek esas olmalıdır.

Çocuklarımıza doğdukları günden onlara eşlik edeceğimiz son anlarımıza kadar yapacağımız rehberlik bu yönde olursa hayatı da kaçırmadan güçlü, donanımlı, mücadeleci, sebatkâr, azimli, başarılı, motivasyonu her daim yüksek, enerji dolu, cesur, maceracı, sevinçli, umutlu, yenilikçi bireylerin yetişmesine imkân tanımış oluruz. 

Çocuklarımızı kritik virajlara göre değil, hayatta karşılaşabilecekleri her türlü yola, çevre ve hava koşullarına yol alabilecekleri şekilde eğitmeye çalışalım. Sonuçta yolu nasıl geçecekleri onlara kalıyor. Sonuçta her türlü koşulda yola devam edecekler. Bu yarışta kaybedecekleri hayatları ve demin yukarıda saydığım beceri ve duyguları olmasın da bir viraj olsun. Yarışta kalabilmek, yarışı keyifle tamamlayabilmek önemli olan. Hatasız pilot yoktur. Enerjisini, sevincini ve motivasyonunu kaybetmeyecek bireylere ihtiyacımız var. 

Çocuklarımızı sınava hazırlarken hayata hazırlamayı ihmal etmeden sınava hazırlanma işini onlara ve öğretmenlerine bırakarak ve yaşamları boyu girecekleri sınavlara da(YKS, KPSS, meslek, evlilik, çocuk sahibi olmak vs.) hazır ve donanımlı olabilecekleri pusula eğitimi verelim.

Çocuklarımızı sadece bir somunu açacak 14-15 iki uçlu anahtar gibi değil de karşılaşabilecekleri her türlü somunu açabilecek donanımlara sahip İngiliz Kurbağacık Anahtarı gibi yetiştirebilmek dileğiyle…

Sınava girecek tüm öğrencilerimize başarılar diler ve bu süreçte çocuklarımıza her türlü desteği veren öğretmen ve ebeveynlerimize de şükranlarımızı iletiyorum.

 

Henüz Yorum yok

İlk yorumu siz yazın.

Yorum Bırakın

E-Mail adresiniz yayınlanmaz.







Yazarın Diğer Makaleleri