VEDAT DEMİR

7 miyar 840 Milyon Dilli Dünyada İletişim

 

Evet, yanlış okumadınız. İnsan nüfusunun 7,8 milyarı bulduğu 21.yüzyılda iletişim bambaşka bir hal almaya başladı. Bir taraftan iletişim kanalları günümüz teknolojileri ile kolaylaşıp artarken öte yandan da postmodernizmin¹ getirdiği anlayış ile kişiselleştirilmiş anlam kodlarıyla mevcut diller de kendi içinde çok anlamlı bir yapısal dönüşüme uğradı. 

 

İletişim tarihinde enteresan günleri yaşadığımız bu zaman diliminde kürselleşmenin de etkisiyle yerel diller kaybolmaya yüz tutarken mevcut dillerin bireysel anlam koduyla kendi içinde çok anlamlı bir yapıya dönmesi de çağımızın kendi içinde oluşturduğu bir çelişki değil mi?

Aynı kelimelerle konuşup farklı anlayan bir insanlık nesli oluşmaya başladı. Mevcut dillerin yazılış ve okunuşları aynı ancak anlamları parmak izlerimiz kadar kişiye özel hale gelmeye başladı.

Haliyle iletişim hiç olmadığı kadar zorlaştı. Leb demeden leblebiyi anlamak deyimi günümüzü karşılayan bir deyim olmaktan çıktı sanki. Bazen iletişim kurmak o kadar zor oluyor ki anlamak ya da anlatmak mümkün olmuyor. 

Günümüzde aile içi iletişimden iş ortamına hatta toplumsal yaşama değin bu problemi yaşıyoruz. Herkes kendi dilini konuşuyor ama kimse anlamıyor. İşin tuhaf tarafı bu durumdan da sanki herkes memnun. Çoğu kişi iletişim kuramadığının farkında bile değil. 

Bu durumu sosyal ilişkilerimizde de çoğu kez fark etmişizdir. Bu durumu en çok yazılarıma gelen tepkilerde görüyorum. Yanlış anlaşılmasın bu sadece benim yazılarımda olan bir durum değil,  bunu okuduğum kitap ve köşe yazılarına yapılan yorumlardan da görebiliyoruz. 

İletişim sürecinde kaynaktan gelen mesajları alırken(okuma, dinleme ve beden dilini izleme) sanki iletişimi başlatan kişinin ifadelerini değil de zihnimizde yeniden yapılandırdığımız kendi ifadelerimizi okuyor ve dinliyoruz. Bu sebeple verdiğimiz cevaplar, dinlediğimiz ve okuduğumuz yazıya yani mesajı gönderenin ifadelerine göre değil yine kafamızda anlamlandırdığımız kendi mesajlarımıza dönük oluyor. 

Böyle kısır bir döngü sarmalında takılıp kalıyoruz. Basit bir ifadeyi anlatmak bazen mümkün olmuyor. Sebebine gelince bireyin ve bireyselleşmenin ön plana çıktığı bu yüzyılda egolar tavan yapmış durumda. Sadece egolar değil özgüven de aynı şekilde zirvelerde diye düşünüyorum. Günümüzde iletişim dilinde en çok kullanılan ifadeler “sen kimsin, sen kim oluyorsun, benim kim olduğumu biliyor musun?” karşımızdakini yok sayan veya küçümseyen bu söylemler sanırım iletişim sorunlarımızın kaynağını oluşturuyor. 

Öte yandan her şeyin çok yüzeysel, sade ve basit olduğu ilkel çağlarda olduğu gibi günümüz insanı teknolojiyi tüketirken ilkel çağ insanları gibi basit, sade, yüzeysel ve minimal bir bilgi ile yetinip tembelleşirken ilkel çağdaki iletişim şeklini de farkında olmadan kullanmaya başlıyor. Emojilerin dili mısır hiyerogliflerine, resimli sosyal medya içerikleri de mağara insanlarının duvarlarına çizdikleri resimlerle benzemiyor mu?

Sınırlı bir kelime hazinesi ile iletişim kurarken de aynı iletişim tembelliğini yapıyoruz. Konuşma dilini niceliksel olarak genişletme yerine niteliksel olarak genişleme yolunu tutup kelimeleri çok anlamlı şekilde kullanıyoruz. Üstelik bunu herkes kendine göre yapıyor. Sonra ne mi oluyor? Herkesin aynı kelimelerle konuştuğu ama birbirinden farklı özelleştirilmiş, anlam kayması ve genişlemesine uğramış yüz binlerce yabancı dil(!) türemeye başlıyor.

¹Postmodernizm; Modernizm sonrası ve ötesi anlamındadır. Modernitenin sorgulanması, insanı merkeze alan, seküler ve hümanist dünya görüşü anlamındaki modernizmi eleştirip sorgulayan, alternatif geliştirmeye çabalayan bütün düşünceler.

Henüz Yorum yok

İlk yorumu siz yazın.

Yorum Bırakın

E-Mail adresiniz yayınlanmaz.







Yazarın Diğer Makaleleri