VEDAT DEMİR

Sokak Hayvanları Meselesi

Sokak Hayvanları Meselesi  

Son zamanlarda sokak hayvanlarının bakımı ve beslenmesi, insanlar arasında ciddi bir tartışma konusu haline gelmiş durumda…  Toplumda bu hayvanlara karşı iki farklı tutum sergileyenlerin olduğunu yapılan haberlerden ve çevremizden görebiliyoruz.  Sokak hayvanlarını koruyup, kollayıp, besleyenler olduğu gibi bundan oldukça rahatsız olan bir kesimin olduğu da malum. Zaman zaman bu konu insanlar arasında yaralanmalı çatışmaya dönüşebilecek kadar ileri de gidebiliyor.

Sosyal medya kullanıcılarının da radarında olan bu konu, yapılan paylaşımlarla daha da hassas bir noktaya varıyor. Peki, neden insanlar bu konuda farklı düşünceye sahip? Koruyup, besleyenleri bir ölçüde anlamak mümkün iken işkence edip, zehirleyenleri anlamak oldukça güç.

Konuyu farklı yönlerden değerlendirip biraz daha derinden analiz etmeye ne dersiniz?

 Bu arada şunu hatırlatmak isterim ki evde evcil hayvan beslediğimiz gibi çiçek ve ağaç fideleri de yetiştiriyoruz. Hayvanları olduğu kadar bitkileri de seviyor, besliyor olabildiğince de koruyoruz. Çocuklarımı da olabildiğince doğasever olarak yetiştirmeye çalışıyorum. Bu konudaki kanaatimi açıklarken bu hususu göz önünde bulundurmanızı rica ediyorum. Konuyu daha sağlıklı değerlendirmek için evcil, sokak ve yaban hayvanı kavramlarını açıklamak yerinde olacaktır. Böylelikle meseleyi daha açık ve anlaşılır şekilde izah etmeyi umuyorum.

Evcil hayvan; tamamen bakımı ve beslenmesi evde veya besleyen kişinin sorumluluğunda olan ve beslenip korunması yapılmadığında hayatta kalması pek mümkün olmayan hayvan türüdür. Yabani hayvan ise insanlardan uzak kendi habitatında doğal beslenme zinciri içinde avlanarak hayatlarını devam ettirirler. Sokak hayvanlarına gelince bu hayvanları ne tam olarak evcil hayvan ne de yabani hayvan olarak tanımlanabilir. Şehirlerde insanlarla yaşamaya adapte olmuş, beslenme ve doğal yaşam pratiklerini değiştirmiş bu hayvanlar, yarı evcil yarı yabani olarak değerlendirilmelidir.

Yabani ve evcil hayvanların tanım ve sınıflanması konusunda hemfikir olduğumuzu düşünüyorum. Hoş bu noktada da sorunlar yok değil. Yaban hayatına zarar verip canlı türlerinin tükenmesine veya dengesiz çoğalmasına neden olan insanlar kadar evcil hayvanları sahiplenip bir süre sonra sokağa veya ölüme terk edenler de en az sokak hayvanlarına karşı acımasızca işkence edenler kadar sorumlu ve suçludur.

Sokak hayvanları meselesine gelince;

Sokak hayvanları,  bildiğimiz üzere her birimizin hayatında, çocukluğunda ve hatıralarında olan, kah evimizin bahçesinde kah sokağımızda ya da mahallemizde bulunan bir bilemedin iki köpeğin ya da kedinin olduğu hayvanlardı. Çocukluğumda pek çok kez kedilerin kuş ve fare avladığını anımsıyorum. Bugünkü gibi hayvanların hazır yemlerle ya da özellikle evdeki hayvanlar gibi beslendiğini hatırlamıyorum.  Sokakta bulunan kedi ve köpekler, besinlerini bazen avlanarak bazen de çöpün yanına ayrıca bırakılmış et ve balık gibi mutfak artıklarıyla temin ediyordu. Bu şekilde şehir yaşantısına adapte olmuşlardı. Sokağımızın sakini ve hayatımızın bir parçası idi bu hayvanlar. Hem bunlardan rahatsız olanı bunun için tartışıp kavga edeni de hatırlamıyorum.

Bugünkü sokak hayvanlarının beslenmesi, hayvanlar ile ilgili sayısız vakıf kuran tarihimizden ve çocukluğumdan oldukça farklı bir şekilde yapılıyor.

Özellikle belirtmek isterim ki sokak hayvanları yarı evcil ya da yarı yabani hayvan özelliği gösterdiğinden beslenmeleri de ona göre yapılmalıdır. Şehir yaşamında insanların arasında korkmadan insan artığı besinler ile beslendiğinden yarı evcil; acıktığında gerektiği zaman doğal yaşam alanındaki gibi beslenme zinciri içinde avlanarak besinini sağladığı için yarı yabani sayılırlar. Kent yaşamında elbette hayvanları düşünmemiz gerekir. Tarihi yapıların belli bölümlerinde kuşlar için yapılmış barınaklar, çeşmelerde havyaların su içmeleri için yapılan yalaklardan tutun da mezar taşlarına kadar pek çok farklı yapılarda suluklara rastlamak mümkün. Sokak hayvanlarının yarı evcil karakterine uygun beslenmesi gerektiğini düşünüyorum.

Sokak hayvanlarını evcil hayvan gibi besleyip, hazır kedi, köpek maması vermek bu hayvanların doğal avlanma ve beslenme alışkanlıklarını terk etmelerine neden olur. O zaman da sokak hayvanlarını tıpkı evcil hayvanlar gibi insanlara bağımlı hale getiririz ki kendi başlarına hayatta kalmaları zorlaşır.

Farkındaysanız bugün eskiden olduğu gibi mahalle ve sokaklarda bir ve ya iki kedi veya köpek değil onlarcası var. Çoğunun günün büyük bir bölümünde uyuduğunu hatta obez olduğunu bile görebilirsiniz. Hem eskiden olduğu gibi kediler artık fare ve kuş da avlamıyor. Çok defa kedinin fareyi yemesi bir yana korktuğunu bile gördüm. Bizlerle yaşamaya uyum sağlayan ve bizi aslında bazı haşere ve sürüngenlerden koruyan sokak hayvanlarının da yaşamını ne denli değiştirdiğimizin farkında değiliz. Her geçen gün sokak hayvanlarını daha çok kendimize bağımlı hale getiriyoruz. Aslında onlarında yaşama alışkanlarını da değiştiriyoruz. Bir anlamda sömürüyoruz. Bugünkü sokak hayvanlarının büyük çoğunluğunu sokağa terk edilmiş evcil hayvanlar oluşturuyor. Yalnızlığımıza veya bir anlık hevesimize dayanarak sahiplendiğimiz hayvanları sıkılınca sokağa bırakıyoruz.

Hayvan barınaklarında yaralanan yabani hayvanların bakımı ve tedavisi yapıldığında yaban hayatına tekrar dönebilecek şekilde yaban koşulları taklit edilerek beslenmesi ve tedavileri yapılır. Kesinlikle insanlara alışmalarına fırsat verilmez. Sokak hayvanlarını da beslerken bu tutum içinde olmalı ve bizlere tamamen bağımlı olmalarının önüne geçmeliyiz. Bir arkadaşım evcil kedisinin ikinci güne kalan eti yemediğini söylerken haberlerde kaşıkla yemeğe alıştırılan kedinin açlıktan ölse dahi kaşıkla olmazsa yemeğini yemediğini söyleyen sahibi anlatmaya çalıştığım husus destekleyen birkaç örnek…

Sonuç olarak sokak hayvanlarını besleyelim derken sokakları veya mahalleyi barınak haline getirecek kadar çok sayıda hayvanı bir araya toplamanın yanlış olduğunu düşünüyorum. Eskiden olduğu gibi bir iki hayvanı olan sokaklar değil, sürü haline gelmiş ve alan hâkimiyeti sağlamaya çalışan sokak hayvanları var artık. Sürü halindeki bu hayvanlar zaman zaman saldırgan eğilimler de gösterebiliyor. Öte yandan gürültüleri de bazılarını rahatsız edebiliyor.  Yakın bir zamanda belediye ve vatandaşlar tarafından ortak ve sağlıklı bir tutum ya da politikalar geliştirilmezse konunun tarafları arasındaki çatışma kadar sokaklardaki istilacı ve bağımlı hayvanların sayısı da artacaktır. Hayvanları nasıl alıştırırsanız öyle yaşarlar. “Balık verme, tutmayı öğret” sözünü insanlara anlatırken avını tutan hayvana bugün hazır yem vererek tersini yaptığımızı hatırlatırım.

Sokak hayvanları, sokak hayvanıdır. Evcil hayvan değil, evcil hayvan gibi beslemeyelim. Daha doğal ve doğasına uygun besleyelim. Hayvanları sevelim koruyalım. Bakamayacağımız hayvanları sahiplenmeyelim. Evcil hayvanları sokağa bırakmayalım. Sokaklarda toplu hayvan besleyeceğimize, çevreye rahatsızlık vereceğimize çirkin görüntüler oluşturacağımıza hayvan barınaklarına ve derneklere bağış yapalım.  Gönüllü dernek ve barınak hizmeti ile hayvan sevgimizi ve doğaya karşı sorumluluğumuzu yerine getirelim.

Henüz Yorum yok

İlk yorumu siz yazın.

Yorum Bırakın

E-Mail adresiniz yayınlanmaz.







Yazarın Diğer Makaleleri