VEDAT DEMİR

Lego Aileler

 

Bireyselleşme yirmi birinci yüzyılda ön plana çıkan temel kavramların başında yer alıyor. Kurumlarla başlayan bireyselleşme daha sonra toplumsal ilişkilere yansımaya başladı. Son olarak da aileye değin hızlı bir şekilde, etkisini günden güne arttırarak, ilişkilerimizde başat bir faktör olarak yer almaya devam ediyor. 

 

Günümüz aile içi ilişkilerini legoya benzetiyorum. Belki de aile sosyolojisine girebilecek yeni bir kavram olacak. Evet, çocuklarımızın oynaması için ellerine verdiğimiz lego oyuncaklarından bahsediyorum. Hani şu birleştirip ayrıştırmak suretiyle çeşitli tasarımlar yapabilmeleri için çocuklarımızın ellerine tutuşturduğumuz oyuncaklar. 

Sanal ortamlarla başlayan lego iletişim ve ilişki biçimi bugünlerde hayatımızın her alanına hâkim olmuş durumda…

Peki, ne demek Lego iletişimi ve ilişki biçimi?

İlişkilerimizi kurarken nasıl ki; lego parçalarını basit bir şekilde birleştirip bir figür veya obje tasarlayıp sonra tekrardan bozuyorsak aynen öyle de ilişki kurduğumuz bireylerle de o anki duygu durumuna göre ilişki tasarlayıp sıkıldığımızda da bozup yeni parçalarla yeni tasarımlar inşa ediyoruz. İşte böyle oyun seviyesine indirgediğimiz ilişkiler için kullandığım bir tabir; lego ilişkileri… 

Aileye kadar lego tarzı ilişkiler hayatımızın her yanını sardı. Kökleşmiş ve birbirinin içine geçmiş ilişkiler yerini lego gibi tak-çıkar-değiştir ilişkilerine bıraktı. Hemen hemen her gün lego gibi dağılan aileleri görüyoruz haberlerde. Hoş çevremizde de bu türden ilişkiler az değil. Aile bağları artık eskisi gibi sağlam değil. Bu durumun da tabi birçok nedeni var. Kültürel zayıflama, geleneklerden kopma, inancın ve evrensel değerlerin zayıflaması, çalışma hayatının kadınlar için yaygınlaşması, insan hakları ve özgürlük konusundaki gelişmeler ve daha sayamadığım pek çok nedenin etkileri var tabi… 

 

Tüm bu yukarıda saydığım olumlu ve olumsuz değişimlerin sonuçlarının tümüyle aile ve ilişkilerimizin selametine yönelik gelişmeler olduğunu söyleyemem. Kültürel, manevi, evrensel değerlerde zayıflama ve geleneklerden kopma ile kastım, aldığımız kararları değerlendirme, sorgulama ve hatta mahalle ve akraba baskısı gibi faktörlerle olumlu veya olumsuz bir frenleme mekanizmasının ve kararlarımızı sorgulayacak ve yeniden değerlendirebileceğimiz bir sistemin olmayışıdır.

Değişen bu şartlarda özgür bir hareket alanı bulan birey, ekonomik ve hukuksal özgürlükleriyle de daha cesur adımlar atarak ilişkilerine yön verebiliyor. Sonuç itibarıyla aldığı kararları sorgulayacak, tartışacak, karşı çıkacak geleneksel veya yerine koyabileceğimiz yenilikçi yapı olmayınca doğrudan eyleme geçmenin de bedeli olabiliyor. Bu bazen pişmanlıkla sonuçlanabileceği gibi bazen şiddetle de sonuçlanabiliyor.

Birkaç gündür haber programlarında çıkan kadına şiddet haberlerine bakıyorum. Geneli evlilik dışı ilişkilerle birlikte yaşayanlardan ya da severek özgür iradesi ile evlenen bireylerden oluşuyor. Düne kadar kadınlara seçme hakkının verilmediğini mutsuzluğunun ve şiddetin temelini geleneksel yapılara ve kadının özgür iradesi ile seçme hakkının olmadığına bağlıyorduk. Peki, bugün özgür iradesi ile yanlış tercihlerinin sorumlusu olarak neyi göstereceğiz? 

Kadının çalışma hayatına girmesinin de kendine göre olumlu-olumsuz sonuçları oldu. Ekonomik olarak kendini özgür hisseden kadının aile bağları da haliyle zayıfladı. Kadın için bu iyi bir gelişme iken lego ailesinde çocuklar adeta lego gibi dağılıyor. Öte yandan kadını ekonomik anlamda istismar eden erkeğin varlığı da ayrı bir konu…

Burada gelenekleri savunup özgürlüklere karşı olduğum anlaşılmasın. İfade etmek istediğim gelenekleri ve mahalle baskısını kırarken işlevsel bazı uygulamalarını yeni yaşam biçimine adapte etmeden kararlar almamız. Oysaki günümüzde gelişen teknoloji ile gelenekleri ve kırdığımız değerleri bugün yapay zekâ teknolojileri ile kullandığımız araçlara yüklemiyor muyuz? Otomobillerde geliştirdiğimiz akıllı frenleme ve şerit asistanları aslında yine bizim kararlarımızı sorgulayıp yeniden değerlendirmemizi söylemiyor mu? Ya da bizim adımıza doğrudan eyleme geçmiyor mu?

Demem o ki özgürlüklerimizi kullanırken yine aldığımız kararları danışabileceğimiz, istişare edebileceğimiz, konuşabileceğimiz; bilgisine, tecrübesine inandığımız güvenebileceğimiz kişiler olmadan eyleme geçmemeliyiz. Bu kişiler aile bireyleri olabileceği gibi dostumuz hatta psikolojik danışmanlarımız bile olabilir. Aklımıza ve hislerimize uyup ani kararlar almak lego ilişkilerine kapı aralayan en büyük hatalardan biri…

 

Netice itibarıyla ilişkilerimizi tesis ederken hele ki aile gibi ciddi bir ilişkiye başlarken, tercihlerimizi anlık hislerimize ve o anki durumun cazibesine kapılmadan ince eleyip sık dokuyarak sağlam bir yuva ve ilişki kurmalıyız.  Köklerini de koca çınar ağacının kökleri gibi sağlam bir şekilde birbirine dolayacak kadar güçlü bir şekilde kurmalıyız. 

Lego gibi kolayca birleştirip sökülebilen bir şekilde değil…

Henüz Yorum yok

İlk yorumu siz yazın.

Yorum Bırakın

E-Mail adresiniz yayınlanmaz.







Yazarın Diğer Makaleleri